Adamın hallerinde bir kafiye ilginçliği vardı.
Mutsuz gibi değildi ama tebessümü de ancak yeni meyve yemiş birininki
kadardı.
Uyuduğu son gece rüyalar gördüğü çok belliydi, hareketsizliği biraz da
bundandı.
Şu an sakin bir liman hayali kuruyor olmalı, “bak” desen bakmayacak kadar
da dalgın.
Dünyanın bin türlü rezil haline bulaşmışsa da hepsi istemeyerektir kesin.
Kalan bütün enerjisi gözlerindeydi, bir müddettir sadece bakarak yaşıyordu.
(Sigara içmek için enerjiye ihtiyaç yoktur.)
“Düş” desen düşerdi belki, ne bileyim “gel” desen gelirdi ama… tercihi
durmaktan yanaydı, “dur” demesen de dururdu.
Duymaktan yana tercihleriyse hayli zamandır ilk tercih değildi.
Bir insan neden bir denizin kenarında durur da öyle uzun bakar? Neden
mesela kafasını kaldırıp ya da uzanıp çimene gökyüzüne değil de
lekesiz-ayrıntısız denize bakar?
Adamın kafasında iç içe geçmiş ve bir türlü ayrılmayan düşünceler vardı
elbette ama asıl sorun yaratanlar bir türlü bir arada duramayanlardı. (Bütün
kafiyelerin cinsel hayatları son derece uygunsuzdur.)
Adam denize bir düşünce tükürdü, olmadı sigarasını tükürdü, gene olmadı
kenarına oturdu denizin kendini tükürmeyi düşündü, sonra başka şeyler düşündü.
“Dünya’nın yuvarlak olması muhteşem sorulara son vermiş, son derece berbat bir "verilmiş cevap"tır, bir
dünya soruya karşılık tek bir cevap vermek de ahlaksızlıktır… eski güzel
soruları arada bir de olsa sormak lazımdır.”
Tam olarak değilse de buna yakın şeyler düşünüyordu. Çok şükür paketinde
hala bir çok sigarası da vardı.
Eğilip denizi ellemeden elledi, şairin bahsettiği boşluğu biraz daha ileri
itti, elbette ki böyle daha iyiydi.
Bir kafiye güzelliği vardı adamın hallerinde ama tabi ki gerçek değildi, bunun
bir güzel bilincindeydi.
Deniz, içinde gemiler yüzmese de denizdir…deniz; değil balığı, karaları
bile takmaz deniz olmak için. Öyle tertemiz gerçektir deniz…ki adam bunu gayet
iyi biliyordu, bu işi iyi biliyordu.
Susmaktan yana içine girilmemiş fikirleri ve göze alamadığı zorlukta
hissedişleri vardı.
İnsan susarak susmayı öğrenemezdi.
Çok güzel bir hikaye.
YanıtlaSil"yalan!" diyesim var ama....rol çalmayayım şimdi:)
YanıtlaSilGüzele güzel demem ben yazmayınca :)
YanıtlaSil"Güzele güzel demem ben yazmayınca"
YanıtlaSilnasıl bir cümle yapısı var ki burda acep? çözemedim.
Mesai yormuş seni,açıklayayım elim aşınmaz : Ben güzele güzel demem,güzel benim olmayınca'yı hatırlarsın. Oradan geliyor. Hani beğendiğime yalan deyip rol çalmıştın ya, ben de doğrudur deyip döşendim ilk aklıma geleni:)
YanıtlaSilel aşınmaz mı ki? neden ki? norveç'li balıkçıların günahı ne ki?
YanıtlaSildenize istediğini tükürebilirsin ,istediğini alabilirsin ancak deniz öyledir ki gün gelir, ondan aldığını geri alır,ve gün gelir tükürdüğün gibi seni tükürür ve ben bundan korkarım ..
YanıtlaSilbkz. "gemide" filmi:
YanıtlaSildeniz bi gün kumunu geri isteyecek. kıyamet ya binadan ya zinadan kopacak.