25 Ocak 2012 Çarşamba

KAFİYELERİN CİNSEL HAYATLARI GAYET UYGUNSUZDUR

Adamın hallerinde bir kafiye ilginçliği vardı.
Mutsuz gibi değildi ama tebessümü de ancak yeni meyve yemiş birininki kadardı.
Uyuduğu son gece rüyalar gördüğü çok belliydi, hareketsizliği biraz da bundandı.
Şu an sakin bir liman hayali kuruyor olmalı, “bak” desen bakmayacak kadar da dalgın.
Dünyanın bin türlü rezil haline bulaşmışsa da hepsi istemeyerektir kesin.

Kalan bütün enerjisi gözlerindeydi, bir müddettir sadece bakarak yaşıyordu. (Sigara içmek için enerjiye ihtiyaç yoktur.)
“Düş” desen düşerdi belki, ne bileyim “gel” desen gelirdi ama… tercihi durmaktan yanaydı, “dur” demesen de dururdu.
Duymaktan yana tercihleriyse hayli zamandır ilk tercih değildi.

Bir insan neden bir denizin kenarında durur da öyle uzun bakar? Neden mesela kafasını kaldırıp ya da uzanıp çimene gökyüzüne değil de lekesiz-ayrıntısız denize bakar?

Adamın kafasında iç içe geçmiş ve bir türlü ayrılmayan düşünceler vardı elbette ama asıl sorun yaratanlar bir türlü bir arada duramayanlardı. (Bütün kafiyelerin cinsel hayatları son derece uygunsuzdur.)
Adam denize bir düşünce tükürdü, olmadı sigarasını tükürdü, gene olmadı kenarına oturdu denizin kendini tükürmeyi düşündü, sonra başka şeyler düşündü.
“Dünya’nın yuvarlak olması muhteşem sorulara son vermiş, son derece  berbat bir "verilmiş cevap"tır, bir dünya soruya karşılık tek bir cevap vermek de ahlaksızlıktır… eski güzel soruları arada bir de olsa sormak lazımdır.”
Tam olarak değilse de buna yakın şeyler düşünüyordu. Çok şükür paketinde hala bir çok sigarası da vardı.
Eğilip denizi ellemeden elledi, şairin bahsettiği boşluğu biraz daha ileri itti, elbette ki böyle daha iyiydi.

Bir kafiye güzelliği vardı adamın hallerinde ama tabi ki gerçek değildi, bunun bir güzel bilincindeydi.
Deniz, içinde gemiler yüzmese de denizdir…deniz; değil balığı, karaları bile takmaz deniz olmak için. Öyle tertemiz gerçektir deniz…ki adam bunu gayet iyi biliyordu, bu işi iyi biliyordu.

Susmaktan yana içine girilmemiş fikirleri ve göze alamadığı zorlukta hissedişleri vardı.

İnsan susarak susmayı öğrenemezdi.

8 yorum:

  1. "yalan!" diyesim var ama....rol çalmayayım şimdi:)

    YanıtlaSil
  2. Güzele güzel demem ben yazmayınca :)

    YanıtlaSil
  3. "Güzele güzel demem ben yazmayınca"
    nasıl bir cümle yapısı var ki burda acep? çözemedim.

    YanıtlaSil
  4. Mesai yormuş seni,açıklayayım elim aşınmaz : Ben güzele güzel demem,güzel benim olmayınca'yı hatırlarsın. Oradan geliyor. Hani beğendiğime yalan deyip rol çalmıştın ya, ben de doğrudur deyip döşendim ilk aklıma geleni:)

    YanıtlaSil
  5. el aşınmaz mı ki? neden ki? norveç'li balıkçıların günahı ne ki?

    YanıtlaSil
  6. denize istediğini tükürebilirsin ,istediğini alabilirsin ancak deniz öyledir ki gün gelir, ondan aldığını geri alır,ve gün gelir tükürdüğün gibi seni tükürür ve ben bundan korkarım ..

    YanıtlaSil
  7. bkz. "gemide" filmi:
    deniz bi gün kumunu geri isteyecek. kıyamet ya binadan ya zinadan kopacak.

    YanıtlaSil

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...