sen istinye'de bekle ben
buradayım
içimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
çünkü ben buradayım karanlıktayım
içimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
çünkü ben buradayım karanlıktayım
İki gündür aklımın içinde deveran ediyor bu şiir. Öyle
muayyen bir sebebi olmak zorunda değil, severim şiiri, çok severim, o da
dönüyor işte, başka sebep aramak yersiz.
çünkü elimi kestim beni
kan tutuyor
şarabım bütün ekşi suyum soğuk
yanımda olmadın mı seni seviyorum
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
şarabım bütün ekşi suyum soğuk
yanımda olmadın mı seni seviyorum
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Şiirin adı: Gece Buluşması.
Attila İlhan’ın icadı bir şey olan gerilimli aşk temasının
manifestosudur bence bu şiir. Manifesto olmaya aday başka şiirler de var fakat şu “belki gelmem gelemem 5
dakika bekle git” nakaratı mevzuyu tek cümlede öyle etkili, öyle 12’den
anlatıyor ki “gerilimli aşk”ın manifestosu “katiyyen” bu şiirdir.
yüzünü ıslatmadan ağlayabilir
misin
gece yarıları telefon ettin mi hiç
karanlık adamlar hüviyetini sordu mu
ben senin olmadığını arıyorum
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
gece yarıları telefon ettin mi hiç
karanlık adamlar hüviyetini sordu mu
ben senin olmadığını arıyorum
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
En sevdiğim kıtası budur. “yüzünü ıslatmadan ağlayabilmek” dizesi
de bir kavramı efradını cami ağyarını mani tarif etmek bakımından benzersizdir.
Kısacık ve çok etkili bir ifade, böyle derin-uzun bir meseleyi bu kısalıkta ve
muhteşemlikte anlatabilmek için biraz Attila İlhan olmanız gerekiyor. Ben hiç
olamadığım için bu kavramdan bahsetmem gerektiğinde bu dizeden yararlanmışlığım
çoktur.
Ama asıl bomba arkada: ben senin olmadığını arıyorum.
Daha ne desin yahu, nasıl anlatsın?
yabancı gibisin miyop
gözlerin kısık
bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor
sana ait ne varsa hiçbiri benim değil
belki ölmek hakkımı kullanıyorum
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor
sana ait ne varsa hiçbiri benim değil
belki ölmek hakkımı kullanıyorum
belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Şiir bitti. Şair “belki
ölmek hakkı”nı kullandı, o 5 dakika sona erdiğinde kızın yanında değildi.
O 5 dakikalar içinde “doğru
yer”de olmayı başarabilseydi bir Attila İlhan’ımız olamazdı. “ölmek hakkı” derken bahsettiği mecazi ölüm
kavramı da oldukça detaylı-derin bir ruh-düşünce durumunun ifadesidir.
Bahsetmeye girişirsem yazı çok uzar lakin üzerine düşünülesi olduğunu
söylemeliyim.
Gerilimli aşk şudur: Attila İlhan hem bazı imkansızlıklar hem
de farklılıklar içindedir aşık olduğu kızlara karşı. Aysel’le olan farkını,
Aysel için imkansızlığını “Aysel git başımdan” şiirinde şöyle anlatır:
sevindiğim anda sen
üzülürsün
sonbahar uğultusu
duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
Solcu bir militandır çok zaman Attila İlhan fakat nasıl bir
solculuksa onunkisi o “genel solcular” içinde de pek bir yeri yoktur. Çok ciddi
eleştirilere maruz kalmak kaderi gibi bir şeydir. Yani memleketi kurtarmak
noktasında belirli bir kampa dahil olabilmek becerebildiği değildir, fikirleri
müstakildir. Bununla birlikte ideolojik bağlamda pek kimseye yaranamamış olsa
da seveni çoktur. Bir şiir matinesinin sonunda elinde küçük bir kız çocuğuyla
yanına yaklaşan kadın kendisine nasıl büyük bir hayranlık beslediğini
belirttikten sonra elindeki çocuğu tanıştırır üstada: kızım, suna su.
Ölerek bizi terk etti fakat seveni hala ne kadar da çok…
Böyle sevenlerinizin olması polis tarafından aranmanızı
engellemez. Militanlar genelde aranır, hatta yakalanır hapse falan girerler.
İşte böyle aranan militanlar, ne zaman nerede olduğu belli
olamayan, kaçmaya her an mecbur olabilecek militanlar öyle sigortalı bir işte
çalışır gibi sevgililik edemezler. Duyduğu “sonbahar uğultusu”nun peşinden
gitmenin bir bedeli vardır. Sevdiği insanları zor durumda bırakmamak için de
zaman zaman iter onları, “aysel git başımdan seni seviyorum” falan der.
İtmesinin tek sebebi başının belada oluşu değildir, farklılığı da bir sebeptir. O “içinde köpek
gibi havlayan yalnızlığı” hayatı boyunca havlamış bir yalnızlıktır. Hislerinin benzersizliği
aynı zamanda karşılıksızlığının ifadesidir. Bu sebepten yalnızlığı kesif ve
kesindir…hep.
Böyle hem sağlam çalışan
bir kafaya hem de derin bir duygu dünyasına sahip olmanın bedeli yalnızlıktır,
Attila İlhan bunun ilk örneği değildir, son da olmayacak.
Biri vardı. Di-li geçmiş
zaman kullandım çünkü hayli zamandır irtibatım yok. Hakkında zerre olumsuz
düşüncem olmayan ve hakkımda zerre olumsuz düşünceye sahip olmadığından emin
olduğum fakat öyle olması gerektiği için irtibatı sıfırladığımız bu işlek zeka,
derin ruh, güzellikler mümessili “biri” ile ilginç bir ritüelimiz vardı. Bu şiiri
ilk benden duymuştu fakat Allah bilir benden bile fazla sever olmuştu. Ne zaman
görüşsek yahut telefonlaşsak sohbetin olmadık bir yerinde “hadi oku” derdi ve “ne
okuyayım?” diye sorma gereği hissetmeden bu şiiri okurdum. Aynı görüşmede 4-5
kez okutmuşluğu vardır. Şiiri ezbere bilmezdi fakat ara ara eko yapar gibi
sözlerimi tekrarlardı ben okurken. Ses kaydı olarak da telefonuna kaydetmişti.
Bir eşyanız vardır,
kırıktır, kırık olduğu için kullanabileceğiniz bir yer olmadığı gibi yine o
kırıklığından dolayı evde nereye koyacağınızı da bilemezsiniz o eşyayı. Çöpe de
atamazsınız. Koyarsınız işte bir yere, durur orada öylece. Nasıl da kıymetli
olduğundan zerre şüpheniz yoktur fakat hiçbir yer de onun yeri değildir. Yaptığı
tek şey durmaktır, durur. Bu eşya, anılar evimde üzerinde bu şiir asılı olarak
duruyor iki yıldır. Her gözüme iliştiğinde öyle küçük bir gülümserim, güzel
şeyler dilerim O’nun için…o kadar.
Şiirin iki gündür beynimde
deveran etmesinin sebebi belki de bu "zarif ruh"un aklının köşesinde bir yerlerde
beni anarak kulağımı çınlatmasıdır. Belki de öyle değildir. Geldi işte
aklıma, yazmasam olmazdı, yazdım.
O zaman iyi ki yazmışsınız, çünkü çok güzel ve doğru çok.☺
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
Siladınızı da yorumunuzun altına iliştirseydiniz keşke bu arada :)
SilBlog yazilariniz sayesinde siir, hayatimdan tamamen cikmamis oluyor. Bazen sayfaniza "acaba bugun kimden hangi alintiyi guzelce yorumlayacak"diye meraklanip bakiyorum.
YanıtlaSilKulaklarinizin cinlamasi iyi olmus. Bu vesileyle Atilla Ilhan ve siiri kaleminizde bir kez daha hayat buldu. Tesekkur ederim.TNA
Estağfurullah, ben teşekkür ederim tuba hanım güzel sözleriniz için 😀
Silmerak edilmesin, bu bloğun sahibi de Gülşen teyze de her daim, her zaman sevgiyle anılıyor.
YanıtlaSilmetroda, çantamda taşıdığım not defterimde yazılı duran 'gece buluşması' şiirini okumaya meyletmemle burada buldum kendimi. neredeyse bir sene önce yazılmış.
ama iki senedir hep bu defterden bu şiir okunuyor...
Sonuna "zarif ruh" şeklinde adını değilse de namını imza olarak ekleseydin keşke :)
SilÇok mutlu oldum şu yazıyı okumana...iyi olduğunu, güzel şeyler içinde olduğunu umuyorum/diliyorum.
metrodan inip, yürüyen merdivende yazınca alelacele.. ne yazacağımı bile şaşırdım heyecandan; cümlelerimin amatörlüğüne bakılırsa..
YanıtlaSilşimdi de tuluyhan uğurlu/sofya'da dans eşliğinde yazıyorum, zihnimde senin sesin bir yandan...
bir anda şak diye nasıl bloğunda buldum kendimi bilmiyorum, ismini bile yarım yamalak anımsayabildim buranın. söyleyecek, güzel şeyler söyleyecek çok şey var ama neyse hepsini biliyorsun. kaldı ki bitmez, ucu bucağı gelmez sana dair güzellemelerimin.ah o kadar çok şey var ki, aman Allah'ım.. çok duygusallaştım şuan. burayı mesajlaşma yerine çevirmek istemiyorum.
merak etme, çok iyiyim.
seni, baştan ayağa hasretle selamlıyorum:
bâki selam..
zarif ruh.
Ben bu yazıyı neden yazdım?
SilHatırlamıyorum :) Şiir aklımda deveran ediyormuş, ondandır herhalde. Ama yazıya başlarken sonunda şiiri seninle ilişkilendirme düşüncesinde olmadığımı iyi biliyorum, spontane eklendin yani finale.
Yazıp bitirdikten sonra "okur mu acaba son paragrafların müsebbibi kişi?" diye geçmiş midir aklımdan? Geçmiştir tabi.
Ama..."görmez, görse-okusa bile benim haberim olmaz" demişimdir.
Şimdi, bir yıl sonra adını zor hatırladığın bloga girmiş bir de bu yazıyı bulmuşsun, ne iyi etmişsin. Okumakla da kalmayıp ses vermişsin, beni çok mutlu etmişsin…eyvallah! Yazdıklarını kaç kez okudum bilmiyorum. İyi olmana çok sevindim.
Bir paylaşımda gördüm bugün, pek hoşuma gitti, “insanlar birbirlerini sık sık görünce tanıdıklarını sanıyorlar” demiş Milan Kundera abimiz, 12’ye isabet bir tespit… ve cümlenin tam tersi de doğru :) Sık görmek, az görmek, hiç görmemek lüzumsuz bir ayrıntıdan fazlası değil demek ki, bazı ruhların tanışıklıkları bir başka türden.
Böyle usturuplu yazdığıma bakma, cümlelerimin şu anki duygu durumumdan etkilenmemesine azami gayret gösteriyor oluşumun eseri o usturupluluk hali, ben söylemeyeyim ama sen anla olur mu?
Aynı hasretle selamlıyorum seni…
Gece buluşması’nı YouTube’a ekleyebilsen keşke sesinle..
YanıtlaSilİnsan bazen kendi korunaklı sığınağından çıkıp bi soluklanmak, başını gökyüzüne kaldırmak gibi bir ferahlama/ değişiklik hissine kapılmak istiyor.
İşte o zamanlarda bu şiiri dinlemek istiyorum senin sesinden.
Merak etme, çok iyiyim. Umarım umarım umarım sen de..
Bâki selam.
Zarif ruh. (Utana sıkıla yazdım şu imzayı.)
Emin ol senden başka dinleyeni olmaz, yoksa belki yüklerdim :)
YanıtlaSilBaşını bir şiirin kucağına pek çok kez bırakmış biri olarak gayet iyi anlaşıldığını belirtmek isterim, bırakma isteğinin gelişmesi için kötü hissetmek gerekmiyor, insan olmak kafi. Bir çeşit sıla gibi işte, neden gittiğini düşünmeden gidersin, bir müddet kalırsın. Neresi sıla bize neresi gurbet, şiir bize memleket:)
Ses kaydı alıp mail atabilirim istersen sana ama kendimi kamuya o kadar açmamı isteme lütfen, bana fazla gelir :)
Sesini duyduğuma ayrı iyi olmana ayrı sevindim, hep güzellikler içinde ol inşallah sevgili Zarif Ruh, muhabbetle :)
Sen İstinye’de bekle ben buradayım.
YanıtlaSilz. r.
içimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Silbelki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü ben buradayım karanlıktayım.
YanıtlaSilz. r.
İyisin di mi? İyi misin?
Silİyiyim, gayet iyiyim. Peki ya sen, merak ediyorum?
SilOhh sevindim... Yazdığın dize sıradakiydi evet ama iyi olmadığını düşündürecek sebeplerle yüklüydü🙂
SilBen de iyiyim şükür. Zengin olamadım ama fakir de değilim, mutlu sayılmam ama mutsuz da değilim, Türkiye gibiyim işte🙂 Yaklaşık 1,5 yıl önce by-pass oldum, 5 damar değişti daha doğrusu yedeklendi. Kalbim olduğu ispatlandı böylece, açıp görenler var🙂 Sakin günler içindeyim, Yenibosna'ya taşındım. Yazacak önemli bişi yok bende, sen anlat sen nasılsın? Bıdık napıyo?
Bir benzetme yapmıştın, tıraştan sonra sürülen kolonyanın cildi hassaslaştırıp yakması gibi şiirin de ruhu örselediği ya da hassaslaştırması gibi bir benzetme.. buna benzer bir şeydi, hafızam nedense zayıfladı belki de bazı şeyleri tekrar tekrar düşünüp durmaktandır bilemiyorum.. şiir de bende tıpkı böyle bir etki yapıyor işte, nerde ve nasıl olursam olayım hemen bir melankolinin içine gömülüyorum. Ne gam!
SilBazı şeylerin konuşulması caiz değil belki, zamanla ve yaş aldıkça anlıyorum ki geriye dönüp yaşamak istediğim pek bir an yok. Mutluluğu, mutsuzluğu da düşünmüyorum klasik bir çerçeveden bakar oldum sanırım yaşama. Ama şunu hep bildim, sen benim önemli bir parçamdın. Her şey yok olup, bir başka zaman dilimine ışınlansaydım da tüm yaşamımdan ziyade o parçaya sarılırdım. Hiçbir şey, hiç kimse bana o parçadan/senden iyi gelmemiştir. Yaşananlar ne olursa olsun. Bunları konuşmak caiz değil demiştim değil mi :) detaylara takılırsın bilirim, yine de iyi olmana sevindim sakin veya fırtınalı, mutlu veya mutsuz.. senin iyi olman önemli benim için.
Ben iyiyim, yaşamım da sakin bir nehrin akıp denize dökülmesi gibi. Karışıyorum işte hayata.. Bıdık da gayet iyi, kısa bir süre sonra aramıza bir bıdık daha katılacak onun telaşı var hepimizde.
Şu hayatın meselelerinin mutluluk-mutsuzluk kelimeleriyle çok da ilgili olmadığı ikimizin de malumu, bir önceki yorumumda bu kelimeleri kullanışım da öylesineydi, inanarak değildi.
YanıtlaSilhttps://efervesanbalik.blogspot.com/2017/07/nasipli-gedalarla-nasipsiz-haserat.html?m=1
Bak şöyle bişi yazmışım zamanında, yazıdaki "size sadakam olsun" lu paragraf bize cuk oturuyor çünkü biz bu dünyanın ihtiyaç sahipleriyiz, nasibinin peşindeki gedalarız.
Şunu buldum geçen hafta:
https://m.youtube.com/watch?v=41BqxuWVLbE
Beynimde bu müziğe ayrılmış müstakil bir oda var, çok yıllardır tek başına oturuyor o odada. Meğer her şeyin ilk hali buymuş (1976) parçanın adı o sebepten "Yunus"muş, bunu daha yeni öğrendim ve bildiğin heyecanlandım. Ara ara açıp dinliyorum, yamuluyorum, her dinleme gedaya bir öğün gibi. Buyur sen de nasiplen.
Hayat nasıl? Gayet güzel işte, nasipli...
Söylenmemesi gerekenler olduğunda hep hemfikirdik. Benim büyük sırrım tekti: senden çok korkuyordum çünkü çok yüksektin. Hatta bütün ömrümde tanıdığım en korkulması gereken kişi olduğundan şüphesizdim. O sebepten tam kendim olmamayı seçtim senle ilgili konularda. O korku o derece büyük olmasaydı olan şeyler farklı olabilirdi. O korkuyu belli etmemek için de çok çaba sarfettim, gördüğünü "tam olarak ben" sanasın istedim, tam ben değildim. Pişmanlık içeren cümleler değil şunlar ancak bir başarı öyküsü de değil elbette. Ama yani başarısızlık öyküsü de değil. İstinye yazısının senden bahseden kısmında yazdığım gibi aynı...değerine zerre halel getirmeden yaşanmışlık müzemdeki müstakil bir odada saklıyorum senle ilgili şeyleri. Bu da bir çeşit nasip. Saçma sapan şeylerle dolu ardiye gibi o müzede içinde güzel olmayan hiçbir şeyin bulunmadığı bir odanın var olma sebebisin işte, gayet de çok güzel bir nasiptir bu.
İkinci bıdık haberi muazzam, çokkk sevindim. Cinsiyeti belli mi? Tarafından yetiştirilecekleri için hayata birkaça sıfır önde başlıyor o çocuklar, çok şanslılar🙂 Şansları hep böyle devam etsin, bahtları açık olsun inşallah. Güzellikler çoğalıyor, daha da artsın inşallah.
sen istinye’de bekle ben buradayım
YanıtlaSiliçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
SilBelki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Silçünkü ben buradayım karanlıktayım
SilSen İstinye’de bekle ben buradayım.
YanıtlaSilzr