Bu Samsung telefondan illallah! Görüntüsüne tav olup bi heves
aldım, ne kulağı tersten göstermeci, ne ergonomi düşmanı, ne menü boktanlığı
bir şeymiş bu! Şu kavisli ekran muhabbetinden dolayı da telefonu ellemeye
korkuyorsun, her dokunduğunda kafasına göre bir şeyler yapıyor, uygulamaları
açıp kapatması neyse de durduk yere
birilerini aramışlığı bile var, öyle bir rezillik. Eski Ayfon'um gözümde tütüyor!
Bi yaşam formu, bi çeşit yaşama şekli: Kelebek etkisi,
gergedan tepkisi.
2 yıldan sonra Suzi galiba asli arkadaşı olduğumu
anlamaya başladı nihayet! Misafirlere eskisi gibi yüz vermiyor hatta surat
yapıyor, bana gösterdiği yakınlığı onlara göstermiyor artık. Biraz geç oldu ama
şükür yine de, bir farkımız olduğunu hissettir yani bi zahmet a aşüfte kedi!
Kuş gibi hızla geçiyor, kuş kadar da acımasız bir şey şu
zaman. Kabuslarda bağırmak istersin de sesin çıkmaz ya hani, zamanın geçişine
dilsizliğim tam öyle.
Bu instagram var ya, şu problemlerdeki hem üstteki
musluğu hem de alttaki deliği açık salak havuz gibi! Bir yandan takip ediyorlar
bir yandan gidiyorlar, öyle tuhaf bi doldur-boşalt kafası, sürekli bir hareket.
Yatık ışığın ayları, fotoğrafın kutlu ayları geldi, boşa
geçirmesem keşke. Eski fotoğraf aşkımın çok değil çeyreğine talibim.
Korunmak deyince aklına prezervatif falan geliyorsa fena!
İnsan kör bir pire intikamı için hayatının geri kalan
yorganını ateşe verebilir hatta sırf
haklı görünmek için ölebilir, buna inanç denir. Bu kör inanç aslında inançsızlığın ifadesidir. Hayatı bu kadar az ciddiye almak da aşırı ciddiye almanın ifadesi. Haklılık çok ağır bir hastalıktır...çok yanlış, akışta kalmak gerek.
Sigarayı bırakasım var ama ben sigarayı bırakınca bir
müddet akıcı konuşamıyorum, 3-4 ay sonra da kilo almaya başlıyorum. Ama asıl
önemlisi canım sigara istiyor sürekli! Yapsam mı ki bi çılgınlık?
Benimsenen şiar yazmak için yaşamak değil de yaşarken
yazmak hatta yaşadıktan sonra yazmak olmalı. Bu sosyal medya zımbırtılarından
sonra götünün üstünde yaşayan bir güruh türedi. Yazmak-üretmekten çok yüksek
onay beklentili, edilgen bir tutumun ifadesi bu. Getirisi olan depresyondan bu
gün pek bahsedilmiyor ama 5-10 sene sonra çok ciddi uyarılar yapıyor olacak
uzmanlar bu konuda. Şuurumuzu toplu olarak kaybettiğimiz için şuur yitiminden
bahsetmiyor kimse…şimdilik.
Geçen gün benim gibi yüksek Haldun Taner hayranı biri ile
üstadın muhteşemliğini konuştuk, hayranlıklarımızı tokuşturduk. En sevdiğim
yazar olduğunu söyleyemem (hiç kimse için söyleyemem böyle bir şey) ama diline
en meftun olduğum yazar olduğunu çok rahat söyleyebilirim. O duru belagatiyle nasıl
da incecik sarıp sarmalar, nasıl da benzersizdir! Her insan evladı nasibini muhakkak
almalı bu pınardan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder