24 Şubat 2014 Pazartesi

BAKLA

Öyle yapmayalım biz.
Tamam bekleyelim ama az. Gidelim ama sadece biraz.
Bir dakikamız miş gibiyse kalanı öyle olmasın. Göğe de bakalım tamam ama altında durmayalım.
Öyle yapmayalım.
Kaderimizi mesela... tekmelemeyelim. Herkes de biliyor ki dünya kokuyor bu  yer ve hanımeli böyle kokmaz. Herkes biliyor işte, sen de bil.
Bütün boş şişeler yerine, haah, kırık vazolar da çöpe ve  çöpler de burda dursun. Sen durma orda, yorulursun.
Kışın ortasında bahar yaşamak çiçek öldürür, yapma öyle. Dur bak, tam şu kenarda dur. Ay'dan gelen tren bu değil, bekle. Bak kömürlüğe benziyor dışarısı, yağmur mu değil mi belli değil bir şey yağıyor ama ne? Bir dünya bu tarafa bakıyor, bir başkası çok başka işler içinde ve bir çok dünya bizden habersiz. 

Ne! "Baklamız kalmadı mı dün geceden?" Olsun, sevmem zaten.

17 Şubat 2014 Pazartesi

KOŞ PİKAÇU !

Bir ömür her türlü geçer.
Leyleğinki laklakla mesela. Acılar içinde, keyifler peşinde, olana "eyvallah" diyerek ya da demeden.
Bazısının tamamı bir kaç dakikadır, bazısının anlamı, bazısınınsa kalanı o kadar bile etmez.
Oynayarak, oynanarak, hiç oyunsuz, şaka gibi ya da  lüzumundan fazla bir ciddiyet içinde.
Yahut can çekişerek mesela, 80 yıl can çekişenler var.
Her türlü geçer bir ömür. Bitmesi beklenmez ama beklerken biter.

"Görmüyor musun Sophie, ölüyoruz!"
Görüyoruz.

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...