Adam gülümsedi. Muayyen bir sebebi olduğundan falan
değil, öyle, ipneliğine. Böyle gülümseyince dışarıdan bir bildiği varmış gibi görünüyordu
hem, hayatı geniş bir gülümsemeyle karşılıyormuş falan…yalanını yiyim, bi bok bildiği
yoktu. “Karar verdiniz mi?” dedi garson.
Karar? Haa, “kapuçino lütfen” dedi. Bu kapuçinoyu iyi öğrenmişti. Çayın olmadığı
yerlerde “şu var mı bu var mı?” işine bulaşmak zorunda kalmıyordu kapuçino
sayesinde çünkü bu zıkkım her yerde vardı. Başka sorulardan azade oluyordu hem,
“bilmem neyiniz şöyle mi olsun böyle mi olsun?” türünden ek soruları yoktu
kapuçinonun, bunu istedin mi “tamam” deyip gidiveriyordu hemen garson. Tadı da
fena değildi Allah için ama öyle çok da severek tükettiği değildi, yeter ki
garson çok soru sormasındı. Çevresine ilgisiz duruşunun aristokrat sebepleri
falan yoktu, çevresinde ilgisini çekecek bir şey olmadığı için ilgisizdi
sadece. Gülümseyerek kapuçinosunu bekleyen, ne istediğinden gayet emin, böyle
sağlam duruşlu, güvenilir görünümlü falan bi adam…güvenilirdi ama Allah için ta
doğduğu günden. Mahalledeki en favori arkadaşının annesi “salmazdı” oğlunu pek
dışarı, mahallenin diğer anneleri kadar liberal değildi. O arkadaşın dışarı
çıkabilmek için en sağlam argümanı da “Ceysın’la çıkıcam anne” cümlesiydi. (Adamın
adı temsili olarak Ceysın olsun ama adam Türk yani) “Haa, Ceysın’laysa tamam, çık o zaman.” Mahallenin
aslında hepsi gayet iyi aile çocuğu üyelerine değil ama Ceysın’a güveni tamdı
kadının. Bu kapuçino öyle köpüğüyle falan “zaten şekerliymiş” imajı veriyor
insana ama şeker atmazsan bir halta benzemiyor, bildiğin şekersiz yani. Amaan,
zaten hangi şey göründüğü gibi ki? İyice de karıştırmak lazım. Ama köpük de
karışıyor o zaman! Karışsın. Fincanı sol elle tutmak gerekiyor çünkü insiyaki
olarak sağ el telefonu kurcalamaya başladı. Bakalım ne varmış Instagram’da? Hiç
bişi yok tabi, layk mayk etmişler işte biraz, hep aynı hikaye. Face? O daha da
boktan. Watsap’ı açarsam tikler maviye döner cevap yazmak zorunda kalırım, maviye döndürmemeyi başarmak mümkün de son girdiğim saat görülür... hiç bulaşmamak en
iyisi. Gazetelere bakiim bari. Üff çok sıkıcı, hayırlısıyla gelseydi şu
beklenen…gecikmedi aslında ben erken geldim, trafik yoktu napiim. 3. tekil şahıs
olarak başlayan anlatımın 1. tekil şahsa dönüştüğünün de farkındayım bu arada
da…tutarlı olmak zorunda mıyım ki? Neyse işte gelseydi beklenen kişi de
bitseydi şu lüzumsuz iç monolog. Gelecek de ne olacak sanki, “eee, ne var ne
yok?” Bi bok yok, ne olacaktı ki? Öyle oluyor, zamanında konuşacak pek çok
ortak şeyin olduğu kişiyle konuşacak şey bulamıyorsun bi zaman sonra. Gerçi ben
konu bulurum o sorun değil de…neden ki yani? Evlenmişse kocasıyla yahut
karısıyla da arkadaş olmak zorunda kalıyorsun, hele çocuğu olmuşsa sohbetin yarıdan
fazlasının çocuğa ayrılması kaçınılmaz. Ya o değil de mahallenin diğer
çocuklarına güvenmeyen o arkadaşın annesi neden güveniyordu ki acaba Ceysın’a? Sıkıcı
olduğu için mi lan yoksa? Kadın “bu malın aklına öyle abuk subuk şeyler gelmez
nasıl olsa, duvarın üstünde hödük gibi otursun anca” diye düşünüyor
olabilir miydi? Öyleyse fena valla. Menü karıştırmak zahmetine girmeyip her
seferinde kapuçino isteyen birinden de beklenirdi yani sıkıcılık. Off nerden
girdik ki şimdi bu konuya? Hah geliyor, yırttık, gülümsüyormuş gibi yap, yok
yok gülümsemek kurtarmaz direkt gülüyormuşa bağla, dudak uçların falan hareket
etsin, o bayağı bayağı gülüyor çünkü seni gördü diye. Kalk şimdi, öp. Ay ben de
çok sevindim seni gördüğüme.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI
Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...
-
Made by Yiğit Özgür çok komik bir karikatür, güldüm ben de zaten. İyi. Yalnız delinin deliliğinde sorun var, ciddi sorulara rah...
-
sen istinye'de bekle ben buradayım içimde köpek gibi havlayan yalnızlığım belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git çünkü ben bu...
-
5-6 yıl evvelisi... O sıralar sıkça görüştüğüm biriyle konuşurken içinde “hissikablelvuku” geçen bir cümle kurmuştum. Gülerek “o ne be?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder