6 Mart 2016 Pazar

DÜNYANIN EN BÜYÜK YALNIZLIĞI

İyi ki her yer barlar gibi değil, damsız da alıyorlar. Ki zaten bu bar dediğin benim işim olan bir mekan değildir. Hayat ne kadar da bonkör.

Bifteği mesela...tek kişilik satıyorlar, "400 gram" dedin mi kesip tartıp veriveriyor güzelim kasap, yeter ki çıkışta parasını öde. Yahut haftanın 3-4 akşamı karnımı doyurduğum balıkçı bana balık vermek için yanımda başka birini aramıyor. O kadar ki artık ben daha siparişi vermeden sipariş almaya gelen garson elinde mis gibi bir balık çorbasıyla geliyor, çorba isteyeceğimden kesinlikle emin çünkü. Şahsıma özel bir tanıma halinin, bir çeşit özel ilginin hatta şefkatin ifadesi o bir tas çorba. Ama adını bilmiyorum o garsonun.

Hal-hatır, "e napıyosun yahu?" tarzı bir telefon konuşmasının artık bitmesini istediğimde "e görüşemiyoruz yahu, olmuyo böyle görüşelim " falan diyorum, ya da o benden önce diyor bunu. "Tabi tabi, ayarlayalım, şöyle edelim böyle edelim" falanlar, sonra "kendine iyi bak"lar. Gayrisamimi olarak etmiyorum bu lafları, o esnada gerçekten görüşesim oluyor ama niyeyse pek çok "görüşememe"yi takip ediyor pek çok "e görüşelim yahu"lar. Görüştüğüm de çok oluyor tabi, pek çok farklı kişiyle pek çok farklı faaliyetin sonu hep aynı oluyor yalnız: arabayı park et, evin kapısını anahtarla aç, evde biraz bişiler et, sonra uyu. Benimle bir hafta sonu planı yapmak isteyen arkadaşıma 7 hafta sonu sonrasına randevu verdiğimi hatırlıyorum ama o "dopdolu" hafta sonlarında neler yaptığım şu an hatırımda değil. Ben bu işin fotoğraf gösterisini yapmış insanım, "yekpare yalnızlıklar" diye isim koyup bunu fotoğraflarla anlatmış insanım ve "parçalı yalnızlıklar" bitebiliyor iken yekpare yalnızlığın bitebilen bir şey olmadığı bilgisine de sahibim. Mfö de şarkısını yapmıştı bunun: senle beraber olsak da,  hep yalnızlık...yalnızlık ömür boyu.

Netice-i kelam, üst üste kaç hafta sonun dolu olursa olsun, telefonun ne kadar çalarsa çalsın, ne kadar gürültünün içinde olursan ol, bir biftek 400 gram olarak satılabilmeli. Her şeyin tek kişilik versiyonu olmalı ve insanın bu tek kişilik versiyonlara erişimi olabilmeli.

Dünyanın en büyük derdinin insanın kendi derdi olduğunu biliyorum. Dünyanın en büyük yalnızlığı da insanın kendi yalnızlığıdır. Arkadaşlarım bana içlerinin en dibindekini, en gizlilerini anlatmakta mahsur görmedikleri için (sır küpüyüm çünkü) herkesin ama herkesin nasıl da yalnız olduğu bilgisi bana açık. Sonra hiç öyle görünmeseler de içlerinde derin kırıklıklar, olmamışlıklar yaşattıklarını biliyorum. Bunların bana anlatılmasına bile ihtiyaç yok hatta, pek çok sosyal medya paylaşımının satır arasında okuyorum bu sessiz yalnızlık çığlıklarını, olmamışlıkları. Başkalarının yalnızlığından tabi ki teselli bulmuyorum, dedim ya, dünyanın en büyük yalnızlığı insanın kendi yalnızlığıdır.  

Uzun zamandır ilk kez bir pazar gününü evde geçiriyorum diye oturdum işin teorisini yazdım, öyle de şımarığım!.. Anlatsam daha pek çok şey anlatırım, böyle kallavi sosyal tespitler falan da yaparım ama...gerek yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...