% 72 sol beyin çıktım. Bu puanla politbüroya bile
girermişim yani, o derece radikal. Ama o kalan % 28 de gayet işlevselmiş. Hasılı
tuhaf bi terkipmişim işte. İyi bari.
Ne varsa gidemiyorum bir türlü şu Hatay’a. Birkaç yıl önce
uçak biletini yakmıştım, şimdi de sisten uçuş iptal oldu. Fotoğrafçıların ikinci
kutsal mekanı olan (ilki Mardin) bu şehre gitmeyeyim diye uğraşıyor evren,
vardır illa bi bildiği.
Bu evren bi değişik zaten. Gayet tuhaf oyunlar oynuyor
benimle son zamanlar…oyunsa iyidir :)
Oyun demişken, yaratıcı dramada da bişiler oynayıp
duruyoz, eğlenceli olmasına gayet eğlenceli de…beynim de gelişiyordur arada
inşallah! Gelişince ne olacaksa artık :p
Sergiyi açtık nihayet. Her bakımdan tatmin ediciydi her
şey, çok şükür, eleştiriler de oldukça olumluydu. Bitişi bir yandan bir rahatlama hissi üretirken öte yandan
üzüyordu ama ekip boşa çıkarttı bu ikinci hissi, 2. proje isteklerini yüksek
sesle beyan ettiler, “hayır” demek gelmedi içimden :) Hiç dağılmadan aynen
devam… Hayırlısı bakalım. Yalnız hala konu bulamadık, o fena!
Benim şu hayatta yaptığım en akıllıca iş…olmaya güçlü bir adaydır fotoğrafa bulaşmış olmam, net.
Benim şu hayatta yaptığım en akıllıca iş…olmaya güçlü bir adaydır fotoğrafa bulaşmış olmam, net.
Bu insanlar…belli etmeseler de nasıl da fena halde, nasıl
da bir ağızdan kedicik…
Pek çok bıçaktan kaçmayı başarabilseler bile egolarının
bıçağından sakınamıyorlar kendilerini. Ve, bazısının içeri bazısınınsa dışarı
doğru fırlattığı çığlıklar cümle huzur talebini sonuçsuz bırakıyor.
Saç ektirmem için ciddi baskı var! İşin tuhafı giderek
aklıma yatmaya başladı, araştırmaya bile başladım. Bozar mı ki beni acep böyle bir operasyon? Zor işler!
Sherlock Holmes izlemeye başladım, ilk bölüm hayal
kırıklığı. Sen adamı silah tehdidi altında iki haptan birini içmeye zorla,
sonra da “kendi istekleriyle içtiler çünkü ben çok zekiyim” diye hava at. Hadi
leyyn!
Gözüm; iddiayı yükseltip finale dair beklentiyi arttırmak
kolay da...finalde de altında kalmamak lazım o iddianın! Marifet düğümlemekte
değil yani çözmekte. Saw 1 ve 2, Seven, The Devil’s Advocate gibi istisnalar
deli gibi yükselttikleri beklentiyi muazzam bir finalle karşılıyor ama dediğim
gibi istisna bunlar, genelde finaller iddianın altında eziliyor. The Usual
Suspects de bu istisnalardan sayılır genelde ama bence değil.
Yan flüt öğrenesim var. Yakınlarda bi kurs bulursam olur bu iş. Du bakalım.
Yan flüt öğrenesim var. Yakınlarda bi kurs bulursam olur bu iş. Du bakalım.
Suzi geçen gece delirtti beni. Ben uyumaya çalışırken
üstümde zıplayıp durdu, olmadı halının üstünde fırt fırt bişiler etti,
koşturdu falan ki hiç yapmazdı böyle. O kadar ki “deprem olacak herhalde”
dedim, hayvan değişti çünkü. Zor şartlar altında da olsa uyudum, ta ki o büyük
bir gürültüyle gece lambasını yere çalıp kırana kadar! Eşyalara zarar vermek de
hiç ona göre değil… Zıplayıp kalktım, gün ışıdığında hala uyanıktım. Deprem falan
da olmadı. Neydi ya ulan bu?
Sözlerimin yanlış anlaşılması anksiyete gibi bir şeylere
sebep oluyor bende, içim sıkışıyor resmen. Anlaşılmaksa muhteşem! Bunların
ikisini de 1 saat arayla yaşadım da geçen akşam, oradan geldi aklıma :)
Lan ne biçim oldu bu yazı?! Çok somut, gurbetçi mektubu
gibi. Hiç tarzım değil!
Neyse, bu da böyle olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder