Aptallığa ihtiyacım iki türlü.
İlki anlamakla ilgili. Bir şeyi "ben zaten
biliyorum" havasında dinlersen kuvvetle muhtemel yanlış anlarsın. İçindeki
ön yargı kalkanları inik olarak dinlemelisin, aptal gibi yani. Aptal gibi
dinlemeli, yavaş anlamalısın. Yoksa mevzunun içine layıkıyla giremezsin, her
türden sürat, indirgenmişliğin ifadesi.
İkincisi de insan olmakla ilgili. Artık aptallık yapmamak,
hiç kül yutmamak, artık kandırılamamak... artık inanmamak... kalbin çürüdüğünün
ispatı. Ancak kalbi tamamen çürümüşler hiç
kandırılamaz. Her türden kötü art niyeti ezberlemişlerdir, daha kendilerine
ulaşmadan sezerler o kötü niyeti, çünkü kendileri de o kadar kötü
düşünebilmektedir. Kötülük yapmamak kötü olmamaya yetmez. Bu kül yutmaz hale de
"tecrübe" diye isim takarlar. Kalbin çürümesinden başka nedir ki
tecrübe... tecrübe, masumiyetin katilidir.
Hiç kimseye, kendisini kalıcı olarak değiştirebilme
payesini vermemeli insan, akıllanmamalı. Neyini götürürse götürsün aptallığını
götürmesine izin vermemeli. Aptallık giderse, heves ve direnç de peşinden
gider...gitmesin.
Hasılı...hem beyne hem kalbe lazım bişidir aptallık.
Allah kimseyi aptallıktan ayırmasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder