- Aşkın gemisi yüzebilsin diye gözyaşını denizler boyunca
akıttın mı hiç?
- Yoo...hiç öyle bişe etmedim.
- Aşk diye vardığın secdelerde aldanmışlığın yüzüne
kırbaç gibi çarptı mı?
- Secde?
- Nesini anlamadın dostum, aşkla varılmazsa o secdeye ne
gerek?
- Yok onu demedim, secdedeyken kırbaç yüzüne nasıl çarpıyo? Seccadenin kılı batmış
olmasın?
- Off, beni anlasın diye kimlere anlatıyorum ben kendimi?
Ama sen de haklısın, sana nasıl yüklerim böyle bir görevi, ben bile
anlamamışken beni...
- Neyini anlamadın olm? Sor söyliyim Cyrano.
- Anlamıyorum...bir yanım çiçek çiçek yaz iken öbür
yanımın zemheri ayazı kış olmasını anlamıyorum.
- Ne var ki bunda? Söz misali İstanbul'da kışken
Sydney'de yaz oluyor. Sonra terse dönüyor. Normal yani.
- Peki bu koca dünya benim kelebeğin gözü kadar gönlüme
nasıl sığıyor?
- Ya yok, libidon yükselmiştir ama paran yoktur
mesela...onun gibi işler bunlar, takma kafana.
- Benim şu dünyanın malına zerrece tamahım yok. Aşkımdan
başka hiç bir şeyim yok.
- Hee, mail atmışsın Zehra'ya.
- Attım. Döktüm ayaklarının dibine içimde aşka dair ne varsa. İster bir gül
goncası gibi taşısın aşkımı göğsünde, ister sele versin şu kanayan gönlümü.
- Lan kelebek götü! Aynı gün butikte çalışan kıza da
elden mektup vermişsin?
- Ne kadar dirensem de ona doğru gitmekten kendimi
alıkoyamadığım bir çekim var onda.
- Ulan oğlum bu sendeki nasıl bir aşk ki lokma gibi oraya
buraya döküyon da hala bitmiyo?
- Aynı gün olması mı seni rahatsız etti?
- Yoo ben rahatsız değilim de...sen rahatsızsın, net.
- Aşk oduna yanmışta rahat ne gezer dostum?
- De sktir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder