7 Kasım 2017 Salı

NE ÖNLÜKMÜŞ!

Son birkaç gündür çok pis sardım buna, ara ara açıp dinlemezsem olmuyor. Arguvan türküsü olduğunu tahmin etmek zor değil, tam oranın kafası çünkü... yakıcı!
Hayal Has (muhteşem insan) muhteşem söylüyor. Kelimeler adeta sıvılaşarak çıkıyor bu kadının ağzından. Böyle yapmaya çabalayanı çok ama yanık söyleyecem derken türkünün-şarkının kaşını gözünü patlatıyorlar. Hayal Has'ın sesindeyse bir "zaten öyle" olma hali var, öyle bir kendiliğindenlik, samimiyet, sıcaklık... çok başka bir abla.
Yutup'dan bulamadım, üşenmedim oturdum videosunu yaptım.

Ancak türkünün en mühim dörtlüğünü söylememiş, yazık etmiş. Son dörtlük şöyle:
Havayı kapladı bir kara bulut,
Verdiğim gülleri koynunda kurut.
Vefasız güzelden sana yar olmaz,
"Hayırsız zalımmış" de onu unut.
Bu kız söylüyor son dörtlüğü, fena da söylemiyor ama Hayal Has eksik etmeseydi keşke şu dört dizeyi.

Eksik etmeseydi keşke çünkü... o ikinci dize çok fena:
Verdiğim gülleri koynunda kurut...
Bu ne yaa, bu ne yaa!
Ne kadar çok şey var şu tek bir dizenin içinde; sevda, ayrılık, eksiklik, arzu, acı...ve çok ince bir sitem. Güller kuruyor işte sonunda di mi?
Soyutun somutla ifadesine muhteşem bir örnek!

Böyle açıklama gibi övünce hoş olmadı, türkünün içine akıp içinde dağılmak lazım, kelimesiz bir güzellik şu türkü, gereksiz sözlerse adı üstünde gereksiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...