Sonra Leyla'yı bir genelevde buldular. Cüzi meblağlara
umut satıyordu.
Mecnun "o sıralarda taksiden yolunu buluyordu"
Bulduğunun yol olduğunu sanıyordu.
Doğrudur, "Masumiyet" filminin en çok içerdiği şey
tekinsiz bir gerçekliktir, başka ne olacaktı?
İnsan canlısı "bir ben dertliyim de herkes
mutlu" sanır. Öyle değildir. Satır araları daima cesetlerle doludur ve
daima evlerden feryatlar yükselir. Görürseniz görürsünüz. Kendi hesabıma o
feryatları evin içinden duymadığıma memnunum ama acıdan enfekte olmuş bir
ülkede mutlu hissetmek suçlu hissettirmelidir, memnuniyetimin güdüklüğü
bundandır. Ülke dediğim de Türkiye değil, daha büyük.
Ya tamam olmak?
Asıl dert tamam olmaya bunca uzak olmak değil, bu
kaygıdan bu kadar çok uzak olmak asıl dert. Uyuşturucudan da hayat felsefesi mi
olurmuş? Oluyormuş işte, uyuşmuşluğundan başka sermayesi olmayana felsefe lüks
değildir de nedir?
Fareler kusamazmış. Neden kussunlar ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder