Haberler kapkara
son günlerde, küçük bir nefes boşluğu bile bırakmadan kötü şeyler oluyor
sıralı, sırasız.
Adetim olmadığı
için tv seyretmiyorum çok şükür. Seyretsem bile haberler olan kanal açık olmaz
bende…kumanda bendeyse tabi. 4 yıl boyunca antenim yoktu, yokluğunu hissetmedim, son
bir yıldır var, varlığının farkında değilim. Gazetelerin internet sayfalarından
takip ediyorum olan kötü şeyleri, gündemi. Bir de o maksatla kullanıyor olmasam
da Facebook’un anasayfasından…
Sabah Cnn’i
açtım bilgisayardan, depremle ilgili son gelişmeleri merak ettiğim için. İki tane
kocaman ağız haberlerde ombudsman olarak mikrofonları ele geçirmiş “böyle de
olur muymuş hiç, nasıl da yapılırmış, ne kadar da yanlışmış, zaten zaten zaten
vır vır vır” diye ötüyordu, kafam çekmedi kapattım!
Bu ülkede
herkes her boku bilir, her olaydan sonra “ben demiştim” demesine imkan veren
laflar etmiştir kesin o olay daha olmadan önce. Aklın kazığından kurtulmuş,
bilgiden yoksun, düşünceyle zaten ilgisiz hariçten gazeller, saçmalıklar
saçmalıklar! Hepsi haklı, hepsi biliyor, hepsi erdemli, hepsi dürüst, hepsi
duyarlıdır...Peki ya bunca rezilliği kim yapıyor, bunca hastalıklı icraat kimin
eseri? Herkesin hırsızlıktan yakındığı ülkenin hırsızları kimdir mesela?
Kimdir bunlar
bimiyorum ama galiba Van’da deprem oldu diye sevinen hasta beyinler var! Bunlara
“faşistler, duyarsız insanlık yoksunları” diye bağırma fırsatı bulduğu için
sevinenler de var! Bu şekilde bağırabildikleri için kendilerinin duyarlılıkları
ispatlanmış oluyor. Bir çeşit onay beklentisidir bu, kendinden emin olmamanın
göstergesidir. Layıkıyla yapılanmamış kişiliğini aidiyet desteği ile tam
hissetme ihtiyacından kaynaklanıyor bu insaniyet gösterilerinin çoğu. Anladığım
kadarıyla yardımların ilgisiz hesaplara yönlendirilmesiyle Pkk’ya yardıma
dönüşmesi de söz konusu olmuş. Depremi hükümete küfür etme fırsatı olarak
görenleri de atlamamak gerek elbette.
Hiçbir cümlesi
hiçbir işe yaramayan, hiçbir şeyi değiştiremeyen, düşünme-muhakeme yeteneği
olmadığı için fikir sahibi olamayan ama kayıt ettiği sloganları fikir sanan ve fikirmiş gibi peş peşe sunan kalabalığın bağırtısı beynime zarar veriyor, kimyamı bozuyor!
Televizyonun
zararlarından korumayı başardığım beynimi internetten de korumalı mıyım ki
acaba? Şu Facebook’u düzenli olarak takip etmem bana zarar veren bir hastalık
mı ki, söküp atsam mı ki şu internet kablolarını? Telefonumu internete
giremeyen ucuz bir telefonla değiştirsem mi ki?
Ya peki ben?
Herkese bir mikrofon sağlayan internetin bana verdiği mikrofonlardan birine
söylemiyor muyum şu söylediklerimi? Neden bunları bir bloga yazıyorum ki? Her şeyden
şikayet eden “toptancı müşteki”lerden muzdarip olduğumu bir şikayet olarak
yazmıyor muyum şuraya? Topyekun bir reddediş…gerekli mi? mümkün mü? Gerçekten bilmiyorum
ama bu sabah bunu düşünürken buldum kendimi!
Her şey mevcut, her şeyden fazlasıyla var...bir tek samimiyet eksik. Ya da benim samimiyet beklentim gereğinden fazla...
Bir koza lazım şimdi bana...Herhangi bir kitabın arasında unutulmuş bir kitap ayracına en çok özendiğim zamanlar bu zamanlar.
Her şey mevcut, her şeyden fazlasıyla var...bir tek samimiyet eksik. Ya da benim samimiyet beklentim gereğinden fazla...
Bir koza lazım şimdi bana...Herhangi bir kitabın arasında unutulmuş bir kitap ayracına en çok özendiğim zamanlar bu zamanlar.
Pazarda
annesini kaybetmiş çocuk gibi hissediyorum. Bütün pazarcılar en iyi ve en ucuz
sebzenin-meyvenin kendilerininki olduğunu kulağımın en içine bağırıyor, tanıdık
tanımadık herkes burada, çok fazla kalabalık çok fazla insan…ama hiçbiri annem
değil!
bir yerde okumuştum ,karbon bilinç düzeyinden ,silikonlu bilinç düzeyine geçiş çağındayız ...ve bununyan etkilerini yaşıyoruz...daha da yaşayacağız ..
YanıtlaSil"Ya peki ben? Herkese bir mikrofon sağlayan internetin bana verdiği mikrofonlardan birine söylemiyor muyum şu söylediklerimi? Neden bunları bir bloga yazıyorum ki? Her şeyden şikayet eden “toptancı müşteki”lerden muzdarip olduğumu bir şikayet olarak yazmıyor muyum şuraya?"
YanıtlaSil????
Ne kadar çok soru işareti! :)
YanıtlaSilSon paragrafta derdimi anlatmışım aslında, yabancılaşmadan muzdaribim. Beyan kirliliğinden asıl rahatsız olma sebebim beyanları yabancılaşmış bulmam...kişinin kendisine yabancılaşmış beyablar zira samimi değiller...tüm bu şikayetlenmelerin asıl sebebi hastalıklı bir "bilinmek istemek" ihtiyacı, hastalıklı çünkü onay beklentisi içinde ve samimiyetsiz.
İnsanların şikayetlenmelerinden şikayet ettiğim için de kendimi de es geçmemişim...olay budur:)
Anlamadığımdan değil, vurguladığımdan ?. Ünlem işareti gitmezdi o paragrafa :)
YanıtlaSil