10 Ekim 2011 Pazartesi

GÜZİN

Sabah beri Salah Birsel’in bu şiiri kafamın içinde dönüyor. Olur böyle bazen, sebebe ihtiyacı olmadan gelir kendini hatırlatır çok eski bir tanıdık…beyin işte, tuhaf!
Çarpıcı değilmiş gibi, öylesineymiş gibi görünür ama hiç de öyle değildir. Son dörtlük hakkı verilerek okunursa mevzu anlaşılır, anlaşılınca da parça tesirli etki yapar bünyede…hem de çok içerden.
Bir pazartesi sabahı için saçma biliyorum ama bu hafta da şiirle başlayıversin anasını satiim, hem de gayet tekinsiz hatta meşum bir şiirle. İstediğin kadar uzak dur, şiir sana yakın...

GÜZİN'İN GENÇLİK YILLARI

Ben Güzin' i düşünürken,
Güzin' in de düşündükleri vardı.
İnce inceydi parmakları,
Minnacık bir yüzü vardı.

Güzin' in aklında,
Atlar arabalar,
Daha başka erkekler,
Başka hayatlar vardı.

Güzin' in kedileri vardı.
Benim gibi okşanmak isteyen.
Ama sevdanın adı geçsin,
Güzin kaşlarını çatardı.

Güzin masalların da Güzin' i,
Şehzadeler Güzin' in şehzadeleri,
Büyük bir defter tutar,
Güzin' in hayalleri.

Ben odada otururken,
Güzin' in de oturduğu odalar vardı.
Kendisine ait bir yatağı,
Kendi uykuları vardı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...