Sayın
sevgili günlük;
Aslında
biliyorum ki sen bir günlük değilsin, bunu bildiğimi sen de biliyorsun ama
kendi kendine konuşana deli yahut yazar dendiğini de biliyorsundur, her ikisi
de olmadığım için biriyle konuşuyormuş gibi yapmam gerekiyor, idare et.
Şizoya
da bağlama sakın, sadece bu seferlik böyle davranacağım sana!
Aslında
Oktay'a yazar gibi yazasım var, "niçin"i bende saklı bir sebeple
böyle olacaktı. Olsa güzel olurdu yani ama benim Oktay'ım yok! Ahmet abiliğe
terfi ettirip "ah be" diye de başlayabilirdim. Fakat öyle de
olmayacak.
Beş
gün sonra kırkım çıkacak günlük! Teleffuzu ürkütücü bir sayı 40 ama öyle
olacakmışım gibi de gelmiyor. Benim bildiğim 40 yaşındaki adam öyle kocaman
falan bi adamdır, adam gibi bi adamdır, ne bileyim bıyıkları falan olur, bayağı
bayağı ciddi bi adamdır yahu o adam... ama öyle hissetmiyorum ki, hiç de öyle değilim!
Ne hissediyorum peki? Hiç bir şey...
Farklı
hissetmek için neden yaşımın 10'un katı olan sayılardan birine denk gelmesini
sebep sayayım ki ha günlük?! Hem 10'un katı olduğu için özel muamele gören bu
40 sayısının bu itibarı 10'luk düzendedir sadece, insanlık 9'luk düzeni
kullanıyor olsaydı 4 yıl önce farklı hissetmek zorunda olacaktım. Hasılı hiç
bir farklı şey duymak-hissetmek zorunda falan değilim, yaşımın kağıt üzerindeki ifadesinin
artık 4 rakamıyla başlayacak olması benim sorunum değil...ki bu bir sorun değil:)
Kemiyetsel
simetri obsesyonundan azadeyiz di mi günlük, aslolan mazruf di mi? Evet.
Bir
şarkıyı çok sevdim bu günlerde ("bu günlerde" tamlaması
"oktay'a"dan arak) ama o sevmedi. Şarkı beni sevmedi yani. Oluyor
böyle bazen.
Gene
bi tek kendimin anlayacağı şekilde yazıyorum, ne zamandır yapmamıştım böyle ama
ne gam, okuyan varsa bile "illa anlayacam" takıntısında değildir ki yani bence kesin di mi? Bi fotoğraf sitesine yüklediğim sarhoş bir Sulukule yaşlı insanının
hafiften dramatik portresine "miami sun" diye isim koymuştum da kimse
sormamıştı "ne alaka?" diye, bakana hep "neyse odur" yani,
bu da budur.
Gerçi
bloga giriş sayısal olarak son 4 ayda kat be kat artmış durumda ama girenlerin
okuyup okumadığına dair bilgi içermiyor istatistikler. Birilerinin girdiğini
biliyorum ama girdikten sonra burda ne yapıyorlar, kimdir onlar? Hiç bir fikrim
yok! Delil bırakmadan, girdikleri gibi çıkıyorlar:)
Para
çekecekleri için değil de (ne parası bankamatik kartları bile yok) dışarısı
soğuk olduğu için bankamatik kulübelerinde uzun yatay saatler geçiren
homelesslar gibi giriyor olabilirler mi? (Komik olmadığını ben de biliyorum:p)
Sabah
çok kötüydü be günlük, haberler okunacak gibi değildi ama okuduk. Gerçi hala
iyi değil, içimden kendim için güzel bir şey yapmak gelmiyor, hiç bir şeye
hakkım varmış gibi gelmiyor ama... insan denen mahluğun en temel niteliği
alışmak ve unutmak değil midir?..İki gün sonra aynı değil miyiz gene,
lüzumundan fazla "gene" aynı olmayacak mıyız? "Gülemiyorsun ya, gülmek, bir halk
gülüyorsa gülmektir" cümlesi de iki güzel dizedir sadece be günlük, okadar...
"Kanıksamak" ne kadar utanç verici ve ne kadar da insani, ikisi birden aynı anda...dehşet verici bir şey aslında bu.
"Kanıksamak" ne kadar utanç verici ve ne kadar da insani, ikisi birden aynı anda...dehşet verici bir şey aslında bu.
Bir
yanımız var plastik, plastik kaplı bir eşyanın plastiği gibi plastik, varlığı
çok zaman rahatsızlık verici ama bir o kadar da elzem!
Sayı düzenini takmaz bir muhasebe canavarına mihmandarlık yapıyorum
sanırım bir zamandır. Bilmem değişen havalardan mıdır yavaşım bi de son
günlerde. Bi de eter gibi hissediyorum.
Kız
isteme evlerinin full mutabakat sohbetlerinin vazgeçilmez kurtarıcı mevzusu
"havalar"ın (ah o havalar di mi orhan abi) bir gelişkin versiyonu
"havalardandır" gerekçesine serin bir çay bahçesi sonbaharında
sarınılan ("eski ama çok bildik"e sarılır gibi sarınılan) yünlü bir
hırkaya sarılır gibi sarılıp içimden içime
"uzanıversegövdemtaşlaraboydanboyaalsabuzgibitaşlaralnımdanbuateşidalıpsokaklarkadaresrarlıbiruykuyaölsekaldırımlarınkarasevdalıeşi"
diyesim çok bi de bu günlerde böyle muttasıl. Determinizm de bi yere kadar yani! Di mi sayın günlük, canım günlük.
komikti komik.
YanıtlaSil31.yaş günümde apaynı şeyleri hissetmiştim, üç yıl öncesi gibi aklımda.
31, 10'a kalansız bölünmüyor ki, hatta asaldır o kimseye kalansız bölünmez.
YanıtlaSilneden 1 yıl beklediniz bunları hissetmek için? :)
herşey yavaştır bende.anlayışım da.
YanıtlaSilyavaş anlamak bir lütuftur, bütüncül ve derinlemesine anlamaya delalattir, ne mutlu size:)
YanıtlaSil