23 Ağustos 2011 Salı

ALDIĞI YERE BIRAKMAYAN HATSIZLIKLAR

Hatlı minibüsler insana yaptığından eminlik hissi veriyor.

Ne zamandır binmemiştim, bindim bu gün. Şoför önde biz arkada gayet bilinçli, gayet kendimizden emindik.

Mizansen yapmıyorum, gerçekten bindim, arabayı servise vermiştim, işe dönüyordum ve gerçekten minibüste giderken yazının ilk cümlesi geçti aklımdan.

Özel arabada insan yanlış yola girebilir… sonra gitmemesi gereken bir yere gittiğini düşünüp yolun yarısından geri dönebilir. Özel arabada “acaba öyle yapmasam mı, gitmesem mi, ya da oraya değil de şuraya mı gitsem” soruları her daim diridir… her an fikirler , rotalar değişebilir. Minibüs öyle değil ama, oraya gitmeniz gerekmese zaten binmezsiniz ki o minibüse, bi ciddiyet, bi eminlik var minibüste…yanlış yola girme ihtimaliniz de yok, araba şoförsüz bile bulabilir yolu nasıl olsa!

Ara ara binip bilinmedik yerlere gitmek lazım. Sonra da herhangi bir yerde aniden ses tonunu “işte tam burada inmeliyim, kesinlikle inmeliyim” moduna ayarlayıp “müsait bir yerde inebilir miyim?” diye gürlemek lazım.

İnsan kaybolmaz hem hatlı minibüslerde. Gittiğiniz yerle asıl gitmek istediğiniz yer arasında bir fark oluştuysa bunun adı “yanlış minibüse binmek”tir ki literatürde yeri vardır, her insan evladının bunu yapmaya hakkı vardır, insanlık halidir yani nedir ki? Yanlış minibüse binerek oluşan sorunun da gayet basit ve prosedürsel bir çözümü vardır, inip ters istikamete giden bir başka hatlı minibüse binmek… Yanlış olan minibüse ilk bindiğiniz yerde indiğinizde başladığınız yere dönmüşsünüzdür, sorun çözülmüştür, asla kayıp değilsinizdir hatta hiç kaybolmamışsınızdır. Yani hatlı minibüssel bir sorun hatlı minibüs sistemi içinde çözülür, “buradan sola mıydı, bu ışıktan mı sağa devam ediyordum?” gibi kazık soruları hayatınıza almazsınız, hayati kararlar almak zorunda kalmazsınız, sistem sizi aldığı yere bırakır. Öyle güzel, öyle müşfik, öyle babacan bir sistem işte bu…sizi kınamaz, küçümsemez, yadsımaz…iki liraya hayatınızı yaşarsınız.

Hayatını yaşamak dedim de…saçma bu aslında. Bir hayat varsa zaten yaşanıyordur.
“Yaşanmak”tan kastım da tükenmek yani, küçük küçük saniyelerle aldığı yere geri bırakır sizi hayat, buna “ömür” denir, bir çeşit “yanlış minibüse binmek” gibi bir şeydir ama tam da öyle değildir, hatlı minibüs sistemi kadar bağışlayıcı ve kucaklayıcı değildir bu hayat sistemi.
Benim gibi yolları aklınızda tutamıyorsanız, “sağ mı burdan sol mu?” tercihlerini hep yanlış kullanıyorsanız…”eyvah kaçırdım” sandığınız sapak aslında zaten girmemeniz gereken sapakken girmeniz gereken sapağı gönül rahatlığıyla kaçırabiliyorsanız…koca koca ana caddeleri absürd ara sokaklarda kaybediyorsanız…ve yol sormak için hep yanlış kişileri seçmek kabiliyetine sahipseniz asla olmamanız gereken bir yerlerde olmanız muhtemel hatta mukadderdir.
Temiz bir kaybolmuşluk hissiyle ilk soldan girdikten sonra ikinci sağa sapmak için de asla bir sebebe ihtiyaç yoktur, anasının ak sütü gibi helaldir herkese o ikinci sağ…değil mi ki kaybolduk, değil mi ki “ilk nokta”mız elimizden alınmış…

Yuvarlak dünyanın düz yollarında yolla birlikte sağa dönünce pastane sol kolda kalmasa bile ışıktan karşıya geçmek lazım…ama kırmızı yanıyorsa duracaksın...

3 yorum:

  1. Haci ne kadar guzel anlatmissin hayati. Minubus garantili yasam bicimi. Teslim ol rahat et.

    YanıtlaSil
  2. Sen misin lan alpersi yaratik?

    YanıtlaSil
  3. he lan benim. nerden anladin?

    YanıtlaSil

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...