27 Kasım 2015 Cuma

EMPATİNİN YİTİMİ


Şöyle bir kitaptır. Beni fena halde sarsan-sallayan kitaplardandır, tekrar okunasıdır.

Kitabın anlattığı tek bir şey vardır: insan bir zamanlar kurban olduğu gerçeği ile yüzleşmemek için kendine yeni kurbanlar arar.
Türlü farklı örneklerle pek çok şey anlatıyor Arno Gruen ama aslında anlattığı hep bu cümledir, koca kitabı tek bir cümleyle özetlemek mümkün.

İnsan olmanın ölçüsü empatidir, başkalarının acısını hissedebildiğimiz ölçüde insanızdır. Başkalarının acısına biganeleşen, sadece kendi acısına konsantre insanda bazı kısa devreler, irtibatsızlıklar söz konudur ve bu arızalar doğuştan değildir, travmatik sebepleri vardır.

Burada anlaşılması gereken, insanın bir zamanlar kurban olduğu gerçeğini değiştirmeye değil, bu gerçekle yüzleşmemeye çabaladığıdır. Çok eski tarihlerde açılmış ve aralıksız acı veren bir yaranın acısını hissetmemek için sürekli morfin aramak gibi bişi bu, yarayı iyileştirmeye yönelik bir çaba yoktur, bütün çaba-arayış ağrı kesiciye yöneliktir…ki teorik olarak iyileşebilen bir şey değildir o yara.
İntikamın deniz suyu içmek gibi olduğu gerçeğine de göz kırpan gerçekler bunlar. Bkz. Memento filmi.  http://www.imdb.com/title/tt0209144/?ref_=nv_sr_1

Yaranın iyileşebilmesine yönelik faaliyetler affetmekte yoğunlaşır, çok önemlidir affedebilme yeteneği bu sebepten... ama burada dikkat edilmesi gereken insanın içinde var olan affetme yeteneği ölçüsünde affetmesi gereğidir. Affedemeyeceği bir şeyi affetmeye zorlamamalı insan kendini, bu içeride karşılığı olmayan affetme muhakkak bir yerden patlak verir. Rahmeti sonsuz olan sadece Allah'tır, O'nu taklide kalkışmamak gerek. Bkz. Dogville filmi.  http://www.imdb.com/title/tt0276919/?ref_=nv_sr_1

Vakt-i zamanında zarar görmüş insan o zararın acısını hissetmemek için zarar verir durur yani…ama kendine o yarayı açanlara değil, bulabildiği masumlara verir. Babasının kendine verdiği zararı aynen çocuğuna veren ebeveyn gibi. Ama bu sadece bir örnek, kuşaklarca aktarılan bu tarz travmalar yaygın olmakla birlikte başka pek çok travma çeşidi ve baş etme yöntemi var. Aşk acısı mesela ya da bir kişi tarafından kırılan bir güvenin bir daha asla hiç kimseye karşı oluşamaması, zamanında kurban olan kişinin hayatına giren yeni kişilere hep potansiyel kurban gözüyle bakması, zamanında değer verdiği kişinin gözünde değerinin olmadığını öğrenen insanın artık kimseye gerçekten değer verememesi, kullanıldığı düşüncesini travma olarak yaşayanın herkesi kullanmaya çalışması, tekrar kandırılmamak için sürekli kandıran halinde olma isteği vs. Bir zamanlar acı çeken olduğu için sürekli acı veren olma gayreti içinde olma hali…Dönüp dönüp olan şey aynı yani, bir zamanlar kurban olduğu gerçeği ile yüzleşmeme isteği.

Meşum bir zincirdir bu ve uzar da uzar...zaliminiz bir zamanlar mazlumdur ve siz de bir başka mazlumun zalimi olursunuz...ve tüm bunlar acıyı yok etmek için değil, acıyı hissetmemek içindir.


Uzun uzun daha pek çok yazmak mümkün ama kısa keseyim, reklam gibi olsun bu yazı. Benzeri pek çok ticari, abuk subuk kitap var piyasada, okurun hoşuna gidecek türden pek çok yalan yanlışı ardı ardına sıralarlar. Bu öyle değil, gerçek bir liyakatin ürünü samimi bir kitap. Kitabın okuyanda bir farkındalık oluşturabilmesi için, kitaptan layıkıyla istifade edebilmek için biraz potansiyel  gerekiyor yalnız, biraz akademiktir. Lay lay lom okunacak bir kitap da değil, lay lay lom bir kafanın yararlanabileceği bir kitap da değil yani. Ama herkes okumalı bence, çok faideli bir eser.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...