Haklı çıkma ihtimali ortaya çıktığında bokunu çıkaranlar.
Güzelim asfaltı orasından burasından kesildiği için (kesiyorlar hakikaten) langır lungur gitmeme sebep olan yollar.
Bir tek kendisini akıllı sananlar.
Klavyenin tuşları arasına giren parçacıklar.
Mutfak kalebodurlarının üzerinde oluşan yapışkanlık, bu yapışkanlığın üzerine basmam. (Şekerli bir şey dökmüşümdür.)
Evde terlik giymek.
Balkondaki yaseminlerin yapraklarının üzerinde oluşan ve bir türlü giderilemeyen tozlar.
Temizlikçi kadın gittikten sonra bir takım eşyaları bulamamak, bulduktan sonra tekrar eski yerlerine almak. (Defaatle ikaz etmeme rağmen eşyaların yerlerini değiştiriyor. Kendince ve anlayamadığım bir mantığı var ve o mantığa göre düzenlemeler yapıyor.)
Sürekli elime dolanan şeylerin aradığımda sırra kadem basması. (Küçük fırça ve faraş, sizden bahsediyorum!)
Bilgisayar başında iken internetin pırt diye gitmesi.
Bi halt olmadıkları halde kendilerini bi halt sananlar. Bunların “kendini ağırdan satan kız” modeli var ki (sümüklü) delirtir…ki uluorta deliremezsin de, öylece oturur tahammül edersin içinde “püsküresin olup da püsküremediğin” cümlelerle.
Dans vs. ile ilgisi olmayan cafelerdeki yüksek müzik sesinden dolayı sohbeti bağırarak yapmak zorunda olmak, karşıdakini duyabilmek (ve anlayabilmek) için ilave çaba sarf etmek.
Cd player’a film koyunca (bazı filmlerde) “vıhhhffşşdunnnnn” diye çıkan aşırı yüksek ses. Filmin kalan hiçbir yerinde bu yükseklikte ses çıkmıyor, sadece en başına koyuyorlar en yüksek düzeyli sesi, kumanda elinizde yokken, henüz ne olduğunu anlamamışken.
Arabada müzik dinlerken bozulan cd yüzünden 3 dakikalık şarkının atlaya atlaya 1 dakikada dinletilmesi.
Garsona köle gibi davrananlar, aşırı ve sahte nazik garsonlar, suratsız garsonlar, aptal garsonlar, ukala garsonlar, restaurantdaki profesyonel palto tutma ya da kapı açma triplerini gerçek sanıp “sahip” kıvamına gelenler, paltomun tutulması, arabamın kapısının açılması, altı astarı 1 lira için arkamda birinin “sağ yap-sol yap” diye kendini yemesi. Hasılı her türden abartılı-sahte nezaket gösterisi ve bunları gerçek sananlar!
Otopark görevlisi arabanın kapısını açmasın diye kapının yanına gidene kadar basmıyorum kapı açma düğmesine, arabaya biner binmez de acilen 1 lirasını veriyorum ki “sağ yap-sol yap” diye yırtmasın arkamda kendini…gene de yırtıyorlar ama!
Bu arada ayna kullanmayı hafriyat kamyonunda öğrenmiş (araba kullanmayı da kamyonda öğrendim zaten) birine, gepgeniş bir yerde “düz gelin, sağ yapın” denmesi de ironiden öte biraz…ne bileyim, aptalca işte!
Uçağa biniş seramonisi. (Kontrol, kontrol, sıra, sıra sıra!!!) Uçaktan inerken de ilk inen olamamanın verdiği ruhsal acı!
Yer bulunamayan otoparkta fır fır dönenmek.
Arabayı henüz yıkatmışken yağan yağmur. (Buna istisnasız herkes gıcık oluyor.)
Çok kolay yargı sahibi olanlar, çok kolay taraf olanlar, tuttukları tarafın kötü iş yapmayacağından, düşmanı oldukları tarafın da iyi iş yapmayacağından emin olanlar. Kısaca “lüzumsuzca emin olanlar.”
Temcit pilavına dönmüş sığ cümleleri “yeni bulunmuş muhteşem şeyler”miş gibi sunanlar. Bi de akıl verir durur bunlar…akıllarınca.
Akılları sıra cool görünmek adına eylemsizliği yüceltenler.
Battaniyenin nevresimin içinde toplanması, yattığın yerden bir türlü düzeltememek.
Verdikleri sözleri tutmayanlar. O kadar ki doğrudan ikiye ayırıyorum insanları “sözlerini tutanlar ve tutmayanlar.” diye. Tutmayanların nazarımda 2. sınıf bir hali var.
Yemek ya da benzeri şeylerin taşarak ocağın henüz temizlenmiş emayesine dökülmesi. Böyle durumlarda kapak açıklığı-alev şiddeti ayarını doğru yapamadığım için kendimi affetmem çok zor oluyor.
Damsız içeri alınmamak, hödük bir bodyguard tarafından sapık muamelesi görmek.
En zeki hatunun bile yakasını tam olarak kurtaramadığı bir takım kadınsal garabetlikler.
Sürekli gülümseyen, daima uzlaşmacı sahtekarlar.
Yalancı coşku.
Evde geçirmeyi tasarladığım pazar gününde havanın çok güzel olması veya tam tersi. Bir de, ben ne zaman fotoğraf çekmeye çıksam ışık kötü olur, ne zaman evde olsam ışık süper olur…gibi bi hissim var.
İmla hataları. Özellikle konması gerektiği halde konmamış virgül. Bir de şu ayrı-bitişik yazılma durumları bir türlü çözülememiş “de-ki-mi” lerin yarattığı kaos.
Aptal çeviriler! Kitap okumaktan soğuttular beni! Hele de çok güzel bir kitap berbat bir çeviriyle elinizdeyse…doğrudan travma! Bıraksan olmaz, okusan olmuyor.
Bir şeyi almak için o şeyin üzerinden ya da önünden başka bir şeyi almak-çekmek zorunda kalmak. Bunu nasıl atlamışım bunca zaman, en tepeye yazılası bir gıcık olma bu benim için, ifrit olurum! Bence eşyalar-şeyler bitişik nizam apartmanlar gibi değil müstakil evler gibi konuşlandırılmalı.
Bir dünya insanla her daim çepeçevre çevrili iken o insanlardan hiç birinin olmasını istediğiniz insan olmaması.
Bu yazı inşaallah bir tek günde gıcık olunanlar yazısı değildir:)
YanıtlaSilSon cümle de çok bencil ve kimse mükemmel değil motto'nla da çelişik : Benimseyici gözle bakmıyorsun demek ki,afaki bakıyorsun. "Bir dünya insan" diyorsun zira:)
Sevdiğim ve birkaç yıl önce hayatımda dönüm noktası olmuş bir düstur var,paylaşayım müsaadenle: bir insanda 10 tane iyi huy ve özellik varken sadece bir tek kötü huyu yüzünden ona kötü diyemez ve düşmanlık edemezsin.
tabi ki bir güne sığmaz bunca gıcıklık:) ama bazen sığmaya çalışıyor, telef oluyorum!
YanıtlaSilson cümleyi anlamamışsın...hem de hiç:)
son cüümleye izah yapayım.
YanıtlaSilçok sevdiğim bir beyit var, der ki baki:
pür hayal-i ruh-i maşuka iken dide-i kays
neye kim nazar kılsa suret-i leyli görünür...
ama hiç biri leyla değil! bu bir sorun mudur? sen "sorun" dersen elbette ki sorundur. ama mecnun'san sorun yoktur...ya da tam tersi, iyice sorun vardır:)
karışık oldu biraz:)
Sen ve bu karışıklığın beni öldürecek:) Sen sorun yok,böyle mutluyum diyorsan o başka.
YanıtlaSilson cümleyle ilgili fikrin değişmiştir ama umarım:)
YanıtlaSilfikir edinemiyorum ki değişsin,son cümlenin ne demek istediği ayan değil bana.
YanıtlaSilaçıkladım yaaaaa.
YanıtlaSilşöyle düşün.
film izlemek istiyorsun ve elinde bir dünya film var ama hepsi de vurdulu kırdılı vs. filmler ve hiç biri ilgini çekmiyor. elinde onca filmin olacağına bir tane sevdiğin film olsa da...oturup seyretsen daha iyi değil mi? gibi:)
Hımm, şimdi Leylasını arayan Mecnunsun yani
YanıtlaSilİyi de yoksa işte, kabul edip oturcan izlicen o filmleri,ya da sinemadan vazgeçicen:)
yok, böyle tekliğe indirgersen doğru olmaz...arama yok, leyla yok, mecnunluk hali de yok.
YanıtlaSilleyla'nın bir anlamı da "karanlık" demek, o da mühim:)
Boşver,labirent gibi yazıyorsun. Al,hafif abimden sana gelsin,seversin sen, Nesimi'denmiş:
YanıtlaSilhttp://gormebicimleri.tumblr.com/post/17820086837/konlum-gemisin-qerq-ede-gor-esq-denizine-kim-bu
yani "mecnun nereye baksa leyla'sını görür"den başka "mecnun nereye baksa karanlık görür" anlamı da var, karanlık görür, yani göremez...sen görmüyorsan onlar yoktur. ama vardılar! insanlar hani, kalabalıklar, onlara bakınca karanlık görüyorsan var olduklarını iddia edebilir miyiz ki? bir şey hem var hem de yok olabilir mi? quantum fiziği "olabilir" diyor:)
YanıtlaSiltıklayacam linke,teşekkür:)
Gidip bi güzel uyku çeker misin sen sayın yazı sahibi, bırak bu işleri:)
YanıtlaSiltabak boş gitmez, al sen de bunu dinle çok güzel:
YanıtlaSilhttp://www.youtube.com/watch?v=OIUxwEJ-GXI
"Şarkı" için teşekkür ama pek benim tarzım değilmiş:)
YanıtlaSiltüh...
YanıtlaSil-doktora gidip derdini anlatıp recetesini aldıktan sonra bunlar iyi gelir mi diye soranlara..
YanıtlaSil-T.c numarasını yanına almadan bankaya ,hastaneye gelenlere..
-arabanın lastiği patlamış şoförün , inip aman gercekten patlamış mı diyenlere ..
-ana yolda giden arabayı durduracak kadar tali yoldan arabanın burnunu çıkartarak yol isteyenlere
-çocuklarının çok şimarık olduğundan şikayet edip ,hala şımarım davranışlarına ses çıkarmamalarına ,ya şikayet etme ya da engel ol ben şikayetçi değilm ...
_
-kendilerindeki zaafları başkasını suçlayarak yok etmeye çalışanlara bu arada kendime de salaklık olduğunu bildiğim halde yaptığım davranışlarıma gıcık oluyorum ...
oyy çok doluymuşsun sen! yazman için bi kaç tane bu yazıdan veriyorum sana. "iyi gelir mi?" diye soracak olursan da, "yoo, yaz işte sadece" derim:)
YanıtlaSilbu arada geçen bi çukura düştüm, araba fırt fırt etti, kenara çektim baktım, lastik gerçekten de patlamış! karda ellerim tahriş ola ola değiştirdim lastiği...keşke yalandan patlamış olsaydı:)
YanıtlaSilsadece patlamadı bu arada yarıldı, çöp oldu yepyeni lastik.