12 Temmuz 2011 Salı

X

İnsan en vazgeçilmezden vazgeçince tali vazgeçilmezlerden vazgeçmesi  kolaylaşıyor. Ancak bir tali vazgeçilmezden vazgeçmesi konuyla ilgisiz diğer tali vazgeçilmezlerden vazgeçmeyi zorlaştırır hatta durduk yere prim yapar diğer tali vazgeçilmezler.

Kişileri “vazgeçilmezler” diye bir sıfatla isimlendirip vazgeçmekten bahsetmekteki tezatın farkındayım, konunun özü de bu zaten. Hiçbir sıfat da zamanla değişmez değil.

Tüm bunlar an itibariyle değerlendirilen şeyler elbette, birinin “en” liği ya da “tali”liği o an için öyle, bir müddet sonra her şey ters yüz olabiliyor.

“Vazgeçilmez” diye isimlendirdiklerim bir şahıs olmayabilir, ne bileyim sigara da olabilir, başka bir bağımlılık da olabilir. Bir “şey”in vazgeçilmez diye nitelendirilmesi kısaca müptela olma halidir zaten, bu iptila ha bir kişi olmuş ha tütün, ne fark eder ki?

Biraz daha açıklayayım şimdi ne demek istediğimi, nedenleriyle birlikte. Kişinin ayrı durmaktan “en” çok muzdarip olacağı o “en kişisi”yle ayrı durmayı stabilleştirmesi, normalleştirmesi  onda “O’ndan bile vazgeçmişken senden vazgeçmek zor gelmez bana” fikrini güçlendirir. Form tutmuş irade vurduğunu devirir, tahmin etmesi pek de güç bir şey değil bu. Ancak kişinin tali vazgeçilmezleri dediğim ve insan hayatında bir çoğu bulunabilen türden vazgeçmelerde durum farklı oluyor. Bir çok arkadaştan herhangi birisidir “tali vazgeçilmezler” ve insanlar bir arkadaşından uzaklaşınca arkadaşsız kalmak kaygısıyla diğer arkadaşına durduk yere daha iyi davranabiliyor, alttan alabiliyor, kopmayı göze alamayabiliyor vs.

“Tali” ve “en” arasındaki fark görüldüğü üzere vazgeçmeyi kolaylaştıran ve zorlaştıran etki manasına geliyor ve bu ikisi arasındaki farka “bağımlılık” deniyor. Ben buna “iptila” demeyi daha çok seviyorum zira daha bi steril, daha bi fıstık gibi bi kelime iptila…ama anlayan kişi sayısı azalıyor ne yazık ki. “Saplantı” var bi de bunlara yakın. Aklıma hep “saplama civatası”nı getirir bu kelime ki konunun ne civatalarla ne de somunlarla ilgisi var. Var aslında:)

Bu kadar basit değil ama her şey.

En vazgeçilmezden vazgeçmiş kişinin depresyonda değilse bile ona oldukça yakın bir yerlerde olması beklenendir ve depresyondaki kişi alınganlaşır. Bunun da ötesinde bir her şeyden vazgeçme eğilimi hasıl olur ki bu konu tek başına oldukça uzun, detayına girmemek daha akıllıca.

Alınmanın gerekli olanı sağlıklı bir ruhsal defanstır ki olması gerekendir, birilerinin sizin kişiliğinize tecavüz ettiğini düşündüğünüzde onu sınır dışı etmek için alınan tedbirdir, olmalıdır, normaldir. Alınmak yersiz değilse insanın sağlıklı olarak “hayır” demesidir ki gerektiğinde hayır diyebilmelidir insan. Gereksiz alınmalar-alınganlıklarda ise “bana bakın, beni fark edin, ezip geçmeyin beni” feryadı vardır. Kişi ilgisizlikten muzdariptir ve ilgi çekmenin en iyi yöntemlerinden biri de alınmaktır. Yani alınmanın yerli-yersiz oluşu çok mühimdir, yerinde bir alınganlık defans refleksleri düzgün çalışan sağlıklı bir ruha işaret eder iken yersiz alınganlık gösteren kişi benliğinin silik olduğu fikrine kapılmış ve öyle olmadığına inanmak için başkalarının dikkatini benliğine çekmeye çalışmaktadır. Başkalarının “evet senin benliğin var” demesi kişiyi benliğinin silik olmadığına inandıracaktır sanki.

“En vazgeçilmez”den vazgeçişin sebep olduğu depresyon kişide benliğinin silik olduğu sanrısı da yaratabiliyor demek ki…Form tutmuş irade açıklamasından başka bir de silik benlik sanrısı açıklaması mevcut. İkisi de mantıklı, ikisi bir arada çalışıyor da olabilir.

Depresyon geçicidir, “en vazgeçilmez”in enliği de geçidir, o en kişisine ait özel isim zamanla değişebilir. Bir döngü gibi sanki…ama değil. Vazgeçilmez sanılanın vazgeçilebilirliğini görmek bir şeyleri idrak etmeye vesiledir. Bu istemsiz öğretinin etkileri kalıcıdır. X kişisini X kişisi yapan şeylerden biri haline gelir zamanla bu idrak güçlenmesi. Haa X kişisi, X kişisi olmak istiyor mudur? Ne bileyim, kendisine sorun:)

3 yorum:

  1. "Gereksiz alınmalar-alınganlıklarda ise “bana bakın, beni fark edin, ezip geçmeyin beni” feryadı vardır. Kişi ilgisizlikten muzdariptir ve ilgi çekmenin en iyi yöntemlerinden biri de alınmaktır"bu cümle sanki birçok kişinin bu ara kullandığı taktik mi artık anlamadım,ha bu arada yazıyı daha iyi algılamak için 2 kere okudum:)

    YanıtlaSil
  2. :))
    aklına gelen emin ol aklıma gelmedi.
    lüzumsuz alınmalar hem çok eski hem çok yaygın:)

    YanıtlaSil
  3. hem çok yaygın dediğin gibi hem de bizim dergahta bile güncelliğini yitirmiyo:))

    YanıtlaSil

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...