Metal müzikle türküyü birbirine yakın türlermiş gibi algılıyorum. Biliyorum tuhaf ama…ikisinde de sanki oradaymış ama değilmiş hissi var, böyle bir umursamaz hava, dolaylılık hali. Doğrudan söylemeyi kendine yedirememe…de diyebiliriz. Klasik türk müziğindeki ya da klasik batı müziğindeki determinist hava bu müziklerde yok, cümleler tamamlanmadan bırakılıyor, yargılar keskin değil sanki…Üff anlatılması zor bir şey bu, öyle algılıyorum ama o “öyle”yi anlatamıyorum!
Kaç zaman önce ışıksız bir odanın tarafımdan kilitlenmiş kapısının ardına terk ettiğim yaratık, fena halde canlı gözlerle baktı dün gece! Konuştum gene ben! Ölmemiş:(
Ne kastettiğimi benden başka birinin doğru tahmin etme, anlama ihtimali yok, ileriki kendime bir nottu bu.
Facebook’ta “babakaldığım fotoğraflar” diye bir albüm yaptım ve 7 tane fotoğraf ekledim. Bunların sayısı bu kadar az, çok az fotoğraf aklımda böylesine yer ediyor. Hepsinin ortak noktası, hepsinde insan var, bütün insanlar bayan ve hiçbir fotoğraf renkli değil! Benim çekmek için peşinden koştuğum fotolar ise tam tersi, insansız ve renkli! 7 fotoyu bir araya getirip bu ortak özellikleri fark edince dehşete düştüm, gittiğim yerle gitmek istediğim yer ne kadar da farklıymış! Düşüneyim ben bunu biraz, belki geçiş sürecinde falanımdır:)
Sesleri suyun altında duyuyormuş gibi yaşıyorum şu sıralar.
Birisi “normal insanlar o saatlerde aileleriyle oturup dizi seyrediyor, anormal olan biziz” dedi! Her hal-ü karda durum çok fena!
Minderime kavuştum nihayet!
Yaşım şaka gibi geliyor artık ki yakında şakanın dozu kaçacak! Halbuki yarı yaşımda da bu kadar salaktım ben, gelişmemişim hiç. Hala genç hissetmem boşuna değil demek :) Hiçbir ağzı açık ayran delisi yaşlı ölmez!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder