Az önce beklentisiz izledim ama izlerken "Allah
Allah nasıl izlememişim, nasıl duymamışım bunu ben" dedim defalarca.
Film pazar filmi görünümünde ama kesinlikle öyle değil,
ağzı çok dolu, oldukça da matrak.
Ortalarında "nasıl bağlayacaklar acaba" diye
düşündüm, aklıma bir şey gelmedi, onların da gelmemiş!
Finali zayıf ve biraz fazla Hollywoodvari nitekim, bu
sebepten bi kızdım önce, görmediğim bir şeyi göstermelerini bekliyordum,
beklentimi de iyice yükseltmişlerdi fakat lüzumsuzluklar içinde bitti!
Ama sonra
kızmaya hakkım olmadığını düşündüm çünkü diyeceğini zaten demiş film, finale
bir şey bırakmamış ki, final diye ne bekliyorsun yani di mi? O ucuz finale
hiç gerek yoktu, pat diye bitmeliydi.
Adem'in Havva'nın elinden elmayı yemeye ikna olduğu anı
düşünün, ya da Kolomb'un nereye gittiğini bilmeden İspanya kıyılarından batıya
açıldığı anı... Marco Polo'yu, Evliya Çelebi'yi baştan çıkaran merakı da
düşündükten sonra Eflatun'un mağarasındaki insanları da düşündük mü tamamdır.
Peki Kolomb'un gemileri bilinmeze açılırken rıhtımda gidenleri
seyreden kalabalık ne düşünüyordu acaba? Daha çok güvende mi hissediyorlardı
yoksa ıskalamışlık hissi mi baskındı? Sonunda Amerika'ya ayak basmayı
başarabildikleri düşünüldüğünde ıskalamışlık hissinin hakim olması gerektiği
düşünülebilir ancak unutulmamalıdır ki o gemilerin içinde Amerika'yı göremeyen de vardı...
Doğru olanı hangileri yapmıştı, gemilere binenler mi
yoksa rıhtımda kalanlar mı? "Doğru" dediğimiz ne?
Bu arada filmde esas oğlanın bir kızın elinden elma
yediği bir sahne de var :)
Muhafazakarlığın sunduğu yalandan mutluluğa fit olmalı
mıyız yoksa sonunda bizi hangi bela beklerse beklesin gerçeğin, sadece gerçeğin
peşinde mi olmalıyız? Doğru olan hangisi? (Muhafazakarlıktan kastım dindarlık
değil yeniliğe kapalılık, kelimeyi öz anlamında kullanıyorum)
Dünyaya anlamak için mi geldik yoksa mutlu olmak için mi?
Köyünüzün dışında ne var? Tecrübe ettikleriniz sayı olarak asla tecrübe etmeye
yanaşmadıklarınızın yanında ne kadar da çok az di mi?
Ya da çok başka bir soru: at diye bir hayvan olmasaydı ne
olurdu, nasıl olurduk?
Uygarlık atın üzerinde yükseldi, at olmasaydı şu an çook
daha ilkel şartlardaydık, bu böyle tamam da... o ilkel şartlarda daha iyi
olabilir miydik acaba? "İyi" dediğimiz ne?
Amishler ne yapıyor acaba şu an?
Tabi ki cevap vermeyeceğim ben ama film cevaplamış.
Finali sevmemem de ondan zaten, verdiği cevabı sevmedim, fazla yüzeysel buldum, yakışmadı yani o gövdeye o
final... daha da doğrusu cevap vermiş olmasını sevmedim.
Filmin cevabını önemsemeden her izleyici kendi
cevabını kendi vermeli bence...ya da verememeli.
Soru da tek: mutlu olmaya mı geldik şu dünyaya?
Ben hiç gece denizde yüzmedim. Ama yüzesim var :)
Not:
Derd-i firakınla düşeli sevdaya, meye,
Müptelayım, deliyim, sinmişim esrar-ı neye.
Feleğin kahpe başında paralansın parası,
Müptelayım, deliyim, sinmişim esrar-ı neye.
Feleğin kahpe başında paralansın parası,
Ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye.
NEYZEN TEVFİK
Not 2:
Mabedin matbah ola şam ü seher,
Müsterah ola ziyaretgahun.
Bunun için mi olubsen mahluk?
Bu mudur emri sana Allah'ın?
FUZULİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder