4 Temmuz 2017 Salı

NASİPLİ GEDALARLA NASİPSİZ HAŞERAT MESELESİ

Söyle sevda içinde türkümüzü,
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz,
Yaşamak bu kadar güzelken?

Şöyle bir şey var akşamdan beri beni esir alan:
https://www.youtube.com/watch?v=qTT_Y1d6hbM

İnsanda koynuna girip uyuma isteği yaratan bu şarkıdan haberdar olmam yeni değil, 1-1,5 senesi var, o zaman da böyle öksesine tutulmuştum, adeta içine düşmüştüm, içime düşmüştü. O gün bana ilk dinleten "ben kendimi kurtaramıyorum bundan" diyerek dinletmişti, aynı ben gibi öksedeydi o da. Sonra unutmuşum her nasılsa, dün akşam bir başka birisi hatırlattı, eski bir dostu kucaklar gibi kucakladım ben de.
Salome ile Foti'nin hikayesini anlatıyor şarkı, eğer Salome ağlarsa Foti'nin kalbi ilk kez yanacakmış...bir kağıt parçası gibi yanacakmış. Öyleymiş.

Birinin iddiasına göre bu şarkıyı yapan kişi şöyle diyesiymiş bu şarkı için:
Ey soylu insanoğlu;
Şu hayatta tok gözüküp de aç ölen tek canlı sensin sanırım. Acılarınızdan beslenin bi zahmet, sizi ömrü billah tok tutar biliyorum. Acınız yoksa bile bu şarkıyı dinleyerek edinebilirsiniz, size sadakam olsun.

Bu sözler kime aittir bilmiyorum ancak yakıştırma o kadar yerinde, tarif o kadar rafine ve zarif ki yüksek hayranlık duydum yazarına.

Bunu daha önce de yazmıştım: insan olmanın ölçüsü empatidir ve bu hesapla acıyı hissedebildiğiniz kadar insansınız...demiştim. "Mutluluk denen haz, etkisi geçici uyuşturucudan başka bir şey değildir" diye eklemiş de olabilirim, hatırlamıyorum.
Bir düstur daha:
İnsanlığımızı hissedebildiğimiz ölçüde hissedebiliyoruz varlığı-yaşamı.
Yani varlığı hissetmenin, yaşamayı hissetmenin yöntemi mutluluk denen esrarlı sigaraya abanmak değil acıyla tanış olmak, övür olmak.
Bunca hüzünlü şarkıyı, şiiri, romanı, filmi boşuna üretmediler, boşuna değildir onları bunca sevmemiz, önümüze düşen sadakadır onlar, toplayıp toplayıp varlığı hissediyoruz, insan oluyoruz. Eyvalllah.

Şiirdeki "Neden herkes güzel olmaz yaşamak bu kadar güzelken" sorusunun yanıtı:
Çünkü herkes acıyı hissedemez, aramızda yaşamı hissetmeyenler var ki onlar yaşayan ölülerdir, aramızda hayatta olmayanlar var...ve ölüler ölemez!

İnsan, dallarla, bulutlarla bir,
Ayrı maviliklerden geçmiştir
İnsan nasıl ölebilir,
Yaşamak bu kadar güzelken?

Cevap:
Ölüler ölemez, dirilerse bu yaşamaktan nasibini tamamlayınca bir başka yaşamaya yelken açar. O sebepten ölebiliyoruz yaşamak bu kadar güzelken. 
Ne mutlu bu dünyaya hatırı sayılır bir nasiple veda edenlere, insan olarak gidenlere, ne mutlu tok ölenlere...

Asıl diyeceğimi şimdi diyorum:
Yaşama sevinci diye adlandırdığımız şey aslında yaşamı hissetmekten başka bir şey değildir...ama bize yaşadığımızı hissettiren şeyler üzerimizde sevinçmiş gibi durmaz, idrak etmemizi zorlaştıran da o sevinç gibi durmama hali zaten.
Şekille açıklayabilirim bunu...
Şu şarkının içine girmeyi başararak dinlerseniz hem gözlerinize yoğun bir hüzün çöker hem de gülümsersiniz. İşte sevinçmiş gibi görünmeyen ama aslında sevinç olan şey tam da yüzünüzdeki o ifadedir.

Not: Şiir, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nındır.

Not 2: Geçen yazı gibi bitsin bu da, not kısmına azıcık Necil Fazıl koyayım:
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

2 yorum:

  1. Acı da bizim mutluluk da. Bu şiir ve şarkı. Acıyı bal eyledi. Günümü mutlu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekrar dinleyin o zaman, bu cevap vesile olsun yeni dinlemeye.

      Sil

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...