Söyle sevda içinde
türkümüzü,
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz,
Yaşamak bu kadar güzelken?
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz,
Yaşamak bu kadar güzelken?
Şöyle bir şey var akşamdan
beri beni esir alan:
https://www.youtube.com/watch?v=qTT_Y1d6hbM
https://www.youtube.com/watch?v=qTT_Y1d6hbM
İnsanda koynuna girip uyuma isteği yaratan bu şarkıdan haberdar olmam
yeni değil, 1-1,5 senesi var, o zaman da böyle öksesine tutulmuştum, adeta içine
düşmüştüm, içime düşmüştü. O gün bana ilk dinleten "ben
kendimi kurtaramıyorum bundan" diyerek dinletmişti, aynı ben gibi öksedeydi o da. Sonra unutmuşum her
nasılsa, dün akşam bir başka birisi hatırlattı, eski bir dostu kucaklar gibi
kucakladım ben de.
Salome ile Foti'nin
hikayesini anlatıyor şarkı, eğer Salome ağlarsa Foti'nin kalbi ilk kez
yanacakmış...bir kağıt parçası gibi yanacakmış. Öyleymiş.
Birinin iddiasına göre bu
şarkıyı yapan kişi şöyle diyesiymiş bu şarkı için:
Ey soylu insanoğlu;
Şu hayatta tok gözüküp de aç
ölen tek canlı sensin sanırım. Acılarınızdan beslenin bi zahmet, sizi ömrü
billah tok tutar biliyorum. Acınız yoksa bile bu şarkıyı dinleyerek
edinebilirsiniz, size sadakam olsun.
Bu sözler kime aittir
bilmiyorum ancak yakıştırma o kadar yerinde, tarif o kadar rafine ve zarif ki
yüksek hayranlık duydum yazarına.
Bunu daha önce de yazmıştım:
insan olmanın ölçüsü empatidir ve bu hesapla acıyı hissedebildiğiniz kadar
insansınız...demiştim. "Mutluluk denen haz, etkisi geçici uyuşturucudan
başka bir şey değildir" diye eklemiş de olabilirim, hatırlamıyorum.
Bir düstur daha:
İnsanlığımızı
hissedebildiğimiz ölçüde hissedebiliyoruz varlığı-yaşamı.
Yani varlığı hissetmenin,
yaşamayı hissetmenin yöntemi mutluluk denen esrarlı sigaraya abanmak değil
acıyla tanış olmak, övür olmak.
Bunca hüzünlü şarkıyı,
şiiri, romanı, filmi boşuna üretmediler, boşuna değildir onları bunca sevmemiz, önümüze
düşen sadakadır onlar, toplayıp toplayıp varlığı hissediyoruz, insan oluyoruz.
Eyvalllah.
Şiirdeki "Neden herkes güzel olmaz yaşamak bu kadar güzelken" sorusunun yanıtı:
Çünkü herkes acıyı
hissedemez, aramızda yaşamı hissetmeyenler var ki onlar yaşayan ölülerdir, aramızda
hayatta olmayanlar var...ve ölüler ölemez!
İnsan, dallarla, bulutlarla bir,
Ayrı maviliklerden geçmiştir
İnsan nasıl ölebilir,
Yaşamak bu kadar güzelken?
Cevap:
Ölüler ölemez, dirilerse
bu yaşamaktan nasibini tamamlayınca bir başka yaşamaya yelken açar. O sebepten ölebiliyoruz
yaşamak bu kadar güzelken.
Ne mutlu bu dünyaya hatırı sayılır bir nasiple veda edenlere, insan olarak gidenlere, ne mutlu tok ölenlere...
Ne mutlu bu dünyaya hatırı sayılır bir nasiple veda edenlere, insan olarak gidenlere, ne mutlu tok ölenlere...
Asıl diyeceğimi şimdi
diyorum:
Yaşama sevinci diye
adlandırdığımız şey aslında yaşamı hissetmekten başka bir şey değildir...ama
bize yaşadığımızı hissettiren şeyler üzerimizde sevinçmiş gibi durmaz, idrak
etmemizi zorlaştıran da o sevinç gibi durmama hali zaten.
Şekille açıklayabilirim
bunu...
Şu şarkının içine girmeyi
başararak dinlerseniz hem gözlerinize yoğun bir hüzün çöker hem de
gülümsersiniz. İşte sevinçmiş gibi görünmeyen ama aslında sevinç olan şey tam
da yüzünüzdeki o ifadedir.
Not: Şiir, Fazıl Hüsnü
Dağlarca'nındır.
Not 2: Geçen yazı gibi
bitsin bu da, not kısmına azıcık Necil Fazıl koyayım:
Geldi ölümlü yalan, gitti
ölümsüz gerçek;
Siz hayat süren leşler,
sizi kim diriltecek?
Acı da bizim mutluluk da. Bu şiir ve şarkı. Acıyı bal eyledi. Günümü mutlu.
YanıtlaSilTekrar dinleyin o zaman, bu cevap vesile olsun yeni dinlemeye.
Sil