Hafızamda yaşayan file ot
vermeyi kessem ölür mü ki?
Değişikse bizdendir. Değilse değildir.
Zeka diye zekatı verilmemiş akla deniyormuş. Aklın zekatı da hayra yormakmış. Bunu öğrendiğim iyi oldu bak.
Ulan o değil de biraz da
yolları tutsaydı aklında keşke şu hafıza, yollarda kaybolmaktan yoruldum!
İsimleri, yüzleri, tarihleri, numaraları, olayları yani her şeyi öküz
terabaytlık harddisk gibi tutan, bi tuttu mu bi daha bırakmayan hafıza, konu
yollar olunca 1,44 mb floppy diskete dönüşüyor, e bana da yazık!
Aristokrat kompleksinin en
tahammülfersa hali de aristokrat olmayan birinin bu komplekse kapıldığı hal.
Suzi’nin misafirlere
davranışı giderek daha bir mesafeli olmaya başladı, öyle herkesle yüz göz
olmuyor. Böyle zamanlarda bana gelirse tutup misafire vereceğimi bildiği için
benden de kaçıyor, misafir gittikten sonraysa normal aile saadeti. Zeki piç!
Şu her şeye "bunun
bana ne faydası var?" gözüyle bakanların hayal ettikleri dünya, brokoli tarlası
gibi bir şey mi ki acaba? Nedir ki?
Ölmeden düşeceğine düşerek öl daha iyi anasını satiim.
Bu kız son zamanlarda çok
pis favorim, bayılıyorum!
Samsung telefona antipatim
karşılıksız değilmiş ki telefon düşüp ekranını kırdı. Yolları ayırdık
kendisiyle, bi daha da tövbe!
Kadınlar başımızın tacıdır.
Dejavu bizim işimiz. Oblomov'luğu da sizden öğrenecek değiliz.
Bu sanatçı olma işi... taşıt tanıma gibi bişi ha!
Bu sanatçı olma işi... taşıt tanıma gibi bişi ha!
Oldukça kitabi bir
meselenin içindeyim, bilmediğim sulardayım. Du bakalım ne olacak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder