1 Kasım 2016 Salı

MELANKOMİK NOTLAR - 32

Hafızamda yaşayan file ot vermeyi kessem ölür mü ki?

Değişikse bizdendir. Değilse değildir.

Zeka diye zekatı verilmemiş akla deniyormuş. Aklın zekatı da hayra yormakmış. Bunu öğrendiğim iyi oldu bak.

Ulan o değil de biraz da yolları tutsaydı aklında keşke şu hafıza, yollarda kaybolmaktan yoruldum! İsimleri, yüzleri, tarihleri, numaraları, olayları yani her şeyi öküz terabaytlık harddisk gibi tutan, bi tuttu mu bi daha bırakmayan hafıza, konu yollar olunca 1,44 mb floppy diskete dönüşüyor, e bana da yazık!

Aristokrat kompleksinin en tahammülfersa hali de aristokrat olmayan birinin bu komplekse kapıldığı hal.

Suzi’nin misafirlere davranışı giderek daha bir mesafeli olmaya başladı, öyle herkesle yüz göz olmuyor. Böyle zamanlarda bana gelirse tutup misafire vereceğimi bildiği için benden de kaçıyor, misafir gittikten sonraysa normal aile saadeti. Zeki piç!

Şu her şeye "bunun bana ne faydası var?" gözüyle bakanların hayal ettikleri dünya, brokoli tarlası gibi bir şey mi ki acaba? Nedir ki?

Ölmeden düşeceğine düşerek öl daha iyi anasını satiim.

Bu kız son zamanlarda çok pis favorim, bayılıyorum!

Samsung telefona antipatim karşılıksız değilmiş ki telefon düşüp ekranını kırdı. Yolları ayırdık kendisiyle, bi daha da tövbe!

Kadınlar başımızın tacıdır.



















Dejavu bizim işimiz. Oblomov'luğu da sizden öğrenecek değiliz.

Bu sanatçı olma işi... taşıt tanıma gibi bişi ha!

Oldukça kitabi bir meselenin içindeyim, bilmediğim sulardayım. Du bakalım ne olacak?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...