En zoru diriyi gömmektir. Ölmesi her ne kadar mukadderse
de ölmeden gömmesi zor olur. En zoru diriyken gömmektir.
“Hiçbir dış etken, gece olunca birbirini şehvetle
arzulayan bir çifti ayıramaz” der Goethe bir romanında. (Gönül Yakınlıkları'ydı galiba) Bu söz doğruysa çift taraflı bir canlılığın
gömülmesinin imkansızlığından bahsedebiliriz ancak sözün iç etkenleri
kapsamadığına da ilave bir dikkat göstermeliyiz.
“Diri diri gömmeyelim yazıktır” diye gömleğini yırtan kalptir…ona
muhalefet edense mantık zannedilir ki öyle değildir… o muhalifin mantık olması
mantığın varlığına ihanettir çünkü hiçbir rasyonel irade bir diriyi gömmeyi
önermez.
“Gömelim gitsin” diye bağıran o gür ses egonunkidir. O
ego ki mazoşist bir intikam duygusu en öz sermayesidir.
İç ses var bir de, toplamda dört kişi bunlar.
İç ses çok nadir konuşur ancak egonun ezilmesine pek
taraftar olmadığı bilindiği için “gömelim mi, gömmeyelim mi?” kavgasında sessiz
kalmasının “gömelim” demek olduğu bilinir.
Ayrıca fazla çetrefillenmiş işler, iç sesin pek de hazzettiği
türden değildir.
İkiye iki biten bu oylamadan “iç ses ne diyorsa o” kararı
çıkar…o sebepten egoya fazladan argüman vermek iyi bir fikir değildir, fazla
hırpalamamak gerekir bazı şeyleri, bıçaklarken bile çok bıçaklamamak gerekir.
Homo sapiensin varlık kodları antisosyal bir yapılanma
içindedir ve sadizm en çok mazoşizm şeklinde kendini gösterir. Bu yüzden gömülecek
şeylerin ölmesi beklenmelidir.
Canlılığa hürmet bunu gerektirir…her ne kadar bencilce de
olsa!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder