23 Kasım 2016 Çarşamba

ANİDEN HELVA

En zoru diriyi gömmektir. Ölmesi her ne kadar mukadderse de ölmeden gömmesi zor olur. En zoru diriyken gömmektir.

“Hiçbir dış etken, gece olunca birbirini şehvetle arzulayan bir çifti ayıramaz” der Goethe bir romanında. (Gönül Yakınlıkları'ydı galiba) Bu söz doğruysa çift taraflı bir canlılığın gömülmesinin imkansızlığından bahsedebiliriz ancak sözün iç etkenleri kapsamadığına da ilave bir dikkat göstermeliyiz.

“Diri diri gömmeyelim yazıktır” diye gömleğini yırtan kalptir…ona muhalefet edense mantık zannedilir ki öyle değildir… o muhalifin mantık olması mantığın varlığına ihanettir çünkü hiçbir rasyonel irade bir diriyi gömmeyi önermez.
“Gömelim gitsin” diye bağıran o gür ses egonunkidir. O ego ki mazoşist bir intikam duygusu en öz sermayesidir.
İç ses var bir de, toplamda dört kişi bunlar.

İç ses çok nadir konuşur ancak egonun ezilmesine pek taraftar olmadığı bilindiği için “gömelim mi, gömmeyelim mi?” kavgasında sessiz kalmasının “gömelim” demek olduğu bilinir.
Ayrıca fazla çetrefillenmiş işler, iç sesin pek de hazzettiği türden değildir.

İkiye iki biten bu oylamadan “iç ses ne diyorsa o” kararı çıkar…o sebepten egoya fazladan argüman vermek iyi bir fikir değildir, fazla hırpalamamak gerekir bazı şeyleri, bıçaklarken bile çok bıçaklamamak gerekir.

Homo sapiensin varlık kodları antisosyal bir yapılanma içindedir ve sadizm en çok mazoşizm şeklinde kendini gösterir. Bu yüzden gömülecek şeylerin ölmesi beklenmelidir.
Canlılığa hürmet bunu gerektirir…her ne kadar bencilce de olsa!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...