Eski okuduğum bir kitabın arasından biraz sonbahar çıktı.
Sene bilmem kaç, bölük komutanıyla beraber eğitim
alanındayız. Ağaçları göstererek bana “şu gazelleri toplat.” dedi. Otomatik olarak
“emredersinizkomtanım” dedim de sorun vardı…gazel neydi? Baktım sonra oraya,
burada toplatılacak ne olabilirdi? Dökülmüş kahverengi çam yapraklarını
kastediyordu herhalde. Gazel deniyormuş demek onlara, toplattım askerlere ben
de. Kışın yapraklarını dökmez bir ağaç olarak bilinen çamın niyeyse döktüğü
yapraklara “gazel” diye isim takmışlar. Sonbahar mı ki bu, hüzünlü bir şey
sanırım. Belki de değildir. Neden sormamışım acaba “gazel ne ki?” diye. Aynı bölük
komutanıyla bir dünya futbol muhabbeti yapmışlığımız da o senedir. Dünya kupası
vardı, adam hiç bir maçı kaçırmadan izliyordu. Bense tek bir maçı bile izlememiştim.
Sabahları gelir yanıma sorardı, mesela “gördün mü akşam Danimarka’lıları?”
diye. Hımm, Danimarka’nın maçı varmış
demek, kimle acaba? Onu konuşturarak öğrenirdim. O bir takımı övdüğünde ben de
onunla birlikte överdim ama abartmazdım, berabere kalınmış olabilirdi. Konuştura
konuştura maçın sonucunu da öğrenirdim. Bunları öğrenebilmek için yorumlar da
yapardım, hep onun konuşması olmazdı. Koca bir dünya kupasının bilmem kaç
maçını beraber kritik ettik böyle, bütün maçları izlediğimi sanıyordu, kupa
bitene kadar çakmadı hiç bir maçı izlemediğimi, hatta kimlerin kupaya
katıldığını bile bilmediğimi. Ya futbol izleyen adam olmak istiyorum aslında
ben de 90 dakika çok uzun, sıkılıyorum. O değil de, niye öyle etmişim ki acep,
futbolla ilgilenmemek suçmuş gibi saklamışım adamdan. Adlarını unuttuğum
insanlarla koyu sohbetlere dalıp bir şekilde adlarını onlara söylettirerek
öğrenmelerim de var. Ne tuhaf zevklerim var! Aynı bölük komutanıyla saatlerce
tarih sohbeti etmişliğim de aynı senedir. Kafayı “Osmanlı neden battı?”ya takmış. Defalarca
tane tane izah ettim neden battığını ama o hala aynı yerdeydi. Yanında sigara
içmeme de izin vermezdi, odasında 4-5 saat mahsur kalmışlığım çoktur. Sohbetimi
seviyordu galiba… Böyle tuhaf askerlik anılarım var. Çok daha tuhafları da var
ama anlatmicam.
Konu neydi? Sonbahar. Hah işte kitabın arasında bir kaç
senelik sonbahar buldum biraz. Hoşbeş ettik az. “Dikkat et kendine” dedim. “Bilmukabele
beybi” dedi. Sonra kitabı yerine koydum. Dolapta sütlaç vardı, yedim, şekeri
azdı ama iyiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder