20 Eylül 2011 Salı

AKSİ ZAMAN


Bir şarkı vardı şimdi unuttum, bir şeyler bir yerlerden ve hepsi birden içimden geçiyordu…gayet uzun ve uzunluğundan da hızlı hareket eden bir tren gibi içimden bir şarkı geçiyordu. Bütün zamanlara aynı anda değen bir an kadar gerçek ve oldukça da ağır işleyen bir anda içimde bir şeyler hep başka bir şeylere deyip geçiyordu.

Her şeyin ilk hali telaşsızdı ve telaş arttıkça her şey önce birden fazla şeye sonra da hiçbir şeye dönüştü. Notalar geldikçe melodi gitti, renkler şişti ama silikleşti içimdeki anlamadığım bir şeyler. Tarifsiz anlamalarım lanetli bir hece kitabında (kartonu muydu yoksa) küçüldü, anlamlı belirsizliklere dönüştü. Evet, elbette ki daha anlaşılırdı kelimeler, adlarının “kelime” olduğunu öğrenmeden önce…ve yazı henüz benim için icat edilmemişken.

Bir şeyleri kabullenmenin şartı o şeyleri bir yere sıkıştırmak… ve o şeyle mülkiyet bağlantısı kurmak için de düzgün tekrarlara ihtiyaç var. Kalabalık, tekrarı sever. Sıraya koyamadığını tekrara zorlar ve meşum bir tekrar adedinden sonra (n) evcilleşen hayvanlar gibi evcilleşir, sırasına geçer her şey. Kocayınca köpeklere maskara olan kurt gibi maskaralığın tarihini de evcilleşmiş harfler yazar. Şanlı dünya tarihi böyledir.

Doğa jogging ve mangal yapmak için kullanılan bir şeydir. Bir antilopun doğası yakalanıp mangala tıkıştırılamayacak kadar hızlı olduğu için de sosyal bilgiler kitabında “geçim kaynakları” hanesinde hiçbir antilopun ismi geçmez. Geçim kaynağı koyundan olur. Koyun doğasında gönül rahatlığıyla jogging yapabilir insanoğlu, koyun rahatlıktır. Koyun diye tek kelimeyle geçiştirdiğimiz anlamı belli varlığın etini kullanarak yaptığımız yemeklere çeşidine göre bin farklı kelime kullanıyor oluşumuz da teknolojimizin görkemli zaferlerindendir.

Anlamanın sebepsizlikten başladığını ve anlamın sebeplere sığıştırılamayacağını bilir haldeyken bilemez olmayı “entelektüel destanımız” diye sevip parlatan sevgili abilerim, ablalarım ; emin olunuz ki sizin için de üzüleceğim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...