21 Mayıs 2023 Pazar

KELİMELER - NAÇİZANE TAVSİYELER

 

Not: Yakın zamanda yazdığım Kelimeler yazısının içindeki "Naçizane tavsiyeler" bölümünü oradan kesip biraz da ilaveyle alttaki yazıya dönüştürdüm. Aşırı uzun olmuştu o yazı, ilaveler yaptıkça da uzuyordu, şimdi bu yazı uzar eklerle.


Daha havalı gözükmek için “sıcaklık” yerine “ısı” kelimesini kullanmayın. İkisi farklı şeylerdir, birimleri de farklıdır. “Hangisini kullansam” diye düşünürseniz “sıcaklık”ı kullanın çünkü çok yüksek ihtimal size lazım olan kelime odur. “Isı” gündelik hayatta o kadar da lazım bir kelime değil, ısı yalıtımı, ısı yayılımı gibi birkaç yerde lazım sadece.

“İvme” kelimesini hiç kullanmayın eğer fizik dersinde değilseniz! Çok dangalakça yanlış kullanıyorlar bu kelimeyi, ifrit oluyorum. Bu kelimenin mecazi izdüşümünü gündelik hayatta doğru şekilde yakalayıp kullanmak çok zor, ne olduğunu gayet iyi biliyorum ve bana hiç lazım olmuyor, kullanmıyorum.

Şarjör’e şarzör demiyorsanız şarj’a şarz demeyin.

Şekil'e şegil demiyorsanız eşkal'e de eşgal demeyin! 


“Konsolide etmek” demeyin. Ne idüğü belirsiz bir acayip kelimedir, etmeyin, eylemeyin.


Mefhum: Kavram
Mevhum: Gerçekte var olmayıp var sanılan.

Mevt: Ölüm
Mevta: Ölü
Mefta: Böyle bir şey yok.

Şevkat: Böyle bir şey yok.
Şefkat: Şefkat

İnkılap: Devrim
İnkilap: Böyle bir şey yok.

Delalet: İz, işaret
Dalalet: Sapkınlık

Muvazi: Yere paralel
Mütevazi: Birbirine paralel
Mütevazı: Alçak gönüllü

Sefahat: Eğlenceye düşkünlük
Safahat: Safhalar, evreler

Mahsur: Kuşatılmış, çevrelenmiş, sıkışmış
Mahzur: Sakınca

Mütehassıs: İhtisas sahibi, uzman
Mütehassis: Hislenmiş

Tezkere: Bir işe izin verildiğini belirten resmi evrak
Teskere: Sedye

Bu arada evrak kelimesi aslında "varaklar" demek ama Türkçeye tekil olarak geçmiş, aslında varak olan "yazılı kağıt" için biz evrak diyoruz, bu hesapla "evraklar" ifadesi aslında yanlıştır ama kullanılabilir.

Evlat da velet'in çoğuludur ama evrak'la aynı durum, evlatlar diyebiliriz.
Eşya da şey'in çoğuludur. Gönüüül rahatlığıyla "eşyalar" diyebiliriz çünkü biz eşya diye çoook başka bir şeye diyoruz.

Tanzimler: Tanzimat
Mahlukat: Mahluklar
Küffar: Kafirler
Cühela: Cahiller
Tekil geçme işi bu kelimeler için geçerli değil, küffarlar,   mahlukatlar, küffarlar, cühelalar diyemeyiz, saçma olur çünkü,   tekil olan tekil, çoğul olan da çoğul olarak geçmiş dilimize, tek   bir mahluk için "mahlukat" diyen çok oluyor, bunu   yapmayın.
Ona bakarsan tanzimat ile tazminat'ı karıştıran da var, yuh artık yani bu asla olmamalı!
Ya bok atmak için "cahil cühela" denmesi? Ya bu salakça ithamdaki ironi? Ne diyeyim bilmiyorum bunlara ben, ona buna şuna ok atacağınıza bırakın elinizden o telefonu da açın iki satır kitap, yazı, bir şey okuyun. Ve daha az, çok daha az konuşun ne olur!

 

Maydonoz değil maydanoz,

Sarmısak değil sarımsak,

Zerafet değil zarafet,

Provakasyon değil provokasyon,

Kareografi değil koreografi,

Panoroma değil, panaroma değil… panorama.

Lavobo değil lavabo,

Zaiyat değil zayiat. (Ben bunun böyle olduğunu ileri yaşımda öğrendim! Bilmemek ayıp değil)


Tekabül: Karşılık gelme

Tekamül: Gelişim

 

Tesviye: Düzleştirme

Tasfiye: uzaklaştırma, arındırma

 




Umarsız kelimesini umursamaz anlamında kullananlar vazgeçsin artık lütfen bundan, umarsız-çaresiz demek, umursamaz anlamına gelene umursuz deniyor ki öyle bir kullanım da yok, umursamaz diyeceksiniz uzun uzun, üzgünüm.


Toplam 10 tane rakam var, 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10. Bu 10 rakam aynı zamanda da sayıdır, bunların dışında kalan sonsuz adet sayı ise sadece sayıdır rakam değildir. Rakam olmayan sayılara rakam deyip durmayın!


Alman: Alman ırkından olan,
İngiliz: İngiliz 
ırkından olan,
Yunan: Yunan 
ırkından olan,
Hint: Hint 
ırkından olan,
Almanlı: böyle bir şey yok,
İngilizli: b
öyle bir şey yok,
Yunanlı: b
öyle bir şey yok,
Hintli: b
öyle bir şey yok.



Fon: arka plan,
Arka fon: böyle bir şey yok.




Dilşad; gönlü şen, sevinçli anlamına geliyor.

Dilhun da üzgün, yüreği kan ağlayan demek, birbirinin zıttı yani bu iki kelime.

Keşke kullanılsa gene bu kelimeler, ne güzeller…

 




İnkisar: Bir anlamı kırılma-gücenme, diğer anlamı da beddua.

İntizar: Bir anlamı yol gözleme, diğer anlamı da beddua.

İnhisar: Tekel.

Ben çok karıştırırım bu üç kelimeyi ki bunları yazarken Tdk’dan yardım aldım… ama yani karıştırılmayacak gibi de değil, şu inkisar’la intizar ne acayipmiş ki öyle!

 




Kolektif, entelektüel, alerji… bu kelimelerin hepsi tek L ile yazılıyor ki çift L ile yazılması yaygın hatadır.
Bi de afilli değil afili, afil diye bir şey yok, afi var.

 




İcaz: Az sözle çok şey anlatma,

Sehl-i mümteni: İmkansız bir şeyi kolayca ifade etmek. “Hem kolay, hem güç" manasına bir tabirdir. Yazılışı veya söylenişi kolay göründüğü halde taklidine kalkışınca, taklidi imkansız eser demektir.  (Bu tarifi sözlükten kopyala-yapıştır yaptım)

Yahu bu iki kelimeye hakkını veren işler ne kadar da muhteşem işlerdir, ağır şekilde özendiğim işlerdir!

Özellikle sehl-i mümteni ifadesini günlük kullanıma sokmak ve anlamını güzelce öğrenmek lazımdır bence. Sehl-i mümteni arz eden metinler, filmler vs. beni çok etkiler, hem sadedir hem de zekasına hayranlık uyandırır. Aklıma direkt Shtisel adlı diziyi getiriyor, anlatılması çok zor şeyleri inanılmaz bir basitlikle anlatan aşırı zeka içeren bir senaryoya sahip muazzam bir dizidir, hem çok gerçekçi hem de ziyadesiyle sade ve zariftir, keşke 4. sezonu çıksa da izlesek…

 

Not : Sehl-i mümteni'yi bana öğretene de teşekkür çok.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...