18 Nisan 2023 Salı

BOYALI TIRNAK

Tırnağını kesmezsen pençeye dönüşür ve hem başkalarına hem de dolaylı olarak kendine zarar verirsin, isteyerek ya da istemeyerek.
Fazla dibinden kesersen de alt tarafta kestiğin tırnak değil etin olur, canın yanar, kanın gider.
Pençeye dönmüş tırnak kibrinse, tırnak diye kestiğin etin de özsaygındır. Tırnağı kesmen gereken doğru bir yer vardır, öyle bir yer ki ne silaha dönmüş bir tırnağın olacak ne de izzet-i nefsine halel gelecek, parmağına dikkatli bakarsan görürsün o yeri.
Fazlasını kesip attığın tırnağın kökü sendedir çünkü insan şerefli olarak yaratılmış bir mahluktur, doğduğunda şerefliydi en azından.

“Aşk, sende olmayan bir şeyi, onu senden istemeyen birine vermeye çalışmaktır” demiş Lacan Efendi, öyledir, amenna.
Suretinde aradığın manayı nihayet bulduğunu zannederek sevgiliye zorla kolye gibi takmaya çalışmak…gibi bişi. Kabul de görebilir o kolye, değer de görebilir ta ki bulunduğu zannedilen mananın gerçek olmadığı anlaşılana dek. Aşklar ölür, hep ölür.
Aşka düşmüş kişinin gözü “ol mehlika”dan gayrısını görmediği için parmağını da görmez,  hiç bakmadan tırnak diye etini metini her şeyini büyük bir gönül rahatlığıyla keser. Lüzumsuzca kanlıdır bu yüzden aşk filmleri.

Aşk insanın kendini parçalaması için harika bir fırsattır.

İtme miratı şikeste, seni yüz surete kor. (Sahibi belirsiz bir söz, ya da ben bilmiyorum)
Yani; aynayı kırma, seni yüz surete koyar.
Ayna hakikattir, hakikati düşman beller de ona zarar verirsen artık bütün olamazsın. Parçalayarak yok etmeye çalıştığın hakikat, ruhunu parçaları birbirine hasret suretlere dönüştürür. Kazandığında kaybedersin, sakın kazanma çünkü hakikate karşı gerçek bir zafer elde edilemez.

Burada sözünü ettiğim aşk dünyevi aşk elbette ve bu aşkı insan sadece karşı cinse hissetmiyor, güç aşkı diye bir şey var, para, mevki, kimlikler, aidiyetler vs. ve tüm bu aşkların hepsinde insanın “kendinde olmayanı” verme çabası var. Kendisinde olsaydı aşk ölebilen bir şey olmazdı zaten. İnsanın şu dünyadaki macerası bir yalanı layıkıyla yaşama telaşından başka nedir ki zaten?

Kibrin kaynağının özdeğersizlik hissi olması işleri karıştırır, yani insan kendini değersiz hissettikçe çok değerliymiş gibi tavırları-havaları artar. Bir bok olmayan insanlara bir bokmuş gibi davrandığınızda ilk iş olarak sizi küçümsemeleri tam da bundandır. Körün gözü açıldığında ilk işi bastonunu kırmak olurmuş.

Eee, tırnak metaforu yattı o zaman? Yok yatmadı, tırnak da layıkıyla yaşanmaya çalışılan bir yalandan başka bir şey değil çünkü. Boyasına sıçtığım:p

1 yorum:

  1. Keşke kibirmatik icat etseler parmağımıza takıp kibirlendikçe düğmesine bassak. Akşam olunca kaç kibir yapmışız öğrenip, KQ tablosundan puanımızı yorumlasak. Bunu karşımızdakilere de yapsak “saatte kaç kibir atıyor?”

    YanıtlaSil

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...