"yüksekkaldırım'da
bir akşam
maria missakian'ı
düşündüm"
Düşündüm evet.
"eğer kendimi
bıraksam
yağmur olabilirdim
yağardım"
Yağardım.
"kasım'da bir
çınar olurdum
yaprak yaprak
dökülürdüm
kalbimi sıkı
tutmasam"
O kadar da sıkı
değildi aslında.
.........................................
Nehrin ortasında kuru kalmak, içinden geçerek ıskalamak,
ıskalamayı ortalamak, mükemmel bir olmamışlık... gibi şeyler işte.
"Sınav iptal edilecekmiş çünkü bütün sorular
yanlışmış" ümidini ısrarla besleyen salak öğrenciye verecek nasihat
bulamayan emekli albay kadar çaresizdir zihin eğer zehirlenmişse (gerçeklerle
zehirlenmiş) ve gün battıktan sonra sokaklarında sadece köpekler olan köyde
dolanan evini kaybetmiş köylü kadar da sakildir. (Hangi eve baksa onunki değil)
...........................
Bulmak hiçbir şeydir, kaybolma isteği ise bulunma
isteğinden sonra gelir ve tastamam bir yaşama hali ihtimali hepsinin
üzerindedir. İnsanın tekrarları da bu daire içindedir. Her şey kısa süreli bir
çarpıntı, minik bir zarif hissediş içindir.
Doğrudur, "değmez uyanmaya ikmal-i ömr için"
ama bu kural sadece uyuyabilenler içindir. Ki uyumak iyidir.
"Öldük, ölümden bir şeyler umarak,
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü"