21 Mart 2018 Çarşamba

REFERANSSIZ BİR ANLAM


Bana bir şeyler olmasını…

Sultan Makamı Asiyesinin de “ev kızı” tarifine gizlemiş ya da düğümlenmiş…düğümlenerek gizlenmiş beklentileri vardır. Şöyle der:
Ev kızı… Evi bekleyen, evde bekleyen. Her şeyin olmasını evinde bekleyen.

Herkesin vardır böyle bir punduna getirip hayatın elinden kapmak istediği, feleğin boş bulunduğu anı gözlediği…beklediği.
Bazısı yöntem olarak taarruzu benimser, çıkar kovalar nasibini, yakaladığına da nasip der... yahut yakalandığına.
Bazısı da evinde bekler Asiye gibi, hayalleri hep o şeyin gelip kendisini bulması üzerinedir.

Adele gibi müflis bünyelerin artık tek bekledikleri ise ölümle aralarındaki o son bir adımın kapanmasıdır. Filmin devamında intihar niyetiyle bir köprünün üzerinde durduğunu görürüz. Yalnız sorun şu ki üzerine çıktığı köprü Seine Nehri’ne kuruludur ve intihara pek de uygun değildir. (Bi Boğaz Köprüsü değil yani) Sanki atlamak ama ölmemek istiyormuş…gibidir.
Nitekim atlar ama kurtarılır.

Şahin kocasa da vermez avını,
Aslı kurt olan yine kurt olur.
Dadaloğlu

İnsan vazgeçmez.
Bununla birlikte insanın kaderiyle konuşmaları hem sitemli hem de beklentilidir. Beklemiyormuş gibi yaparak bekler, sitemi de hep pazarlık içindir…bitmeyen bir iyi hissetme isteği-telaşı içindedir.
Bu hesapla insanın hayattan yüz çevirmesi de gerçek değildir, atılmış ve yenilmiş goller silsilesi şeklinde geçer bütün ömrü.

Bes ki hicranındadır hasiyet-i kat-i hayat,
Ol hayat ehline hayranım ki hicranındadır.
Fuzuli
Yani; hayatın sona ermesi için senden ayrı olmak yeter sebeptir, senden ayrı olup da yaşayabilenlere hayranım…diyor.

Aha bu da Sultan Makamı repliği:
Bizzat sevda mevzusunun kendisine hastayım.

Eko diyordu galiba bu sözü, tam emin değilim.
Ha Eko ha Fuzuli, isimler değişir ama fikir tek, aşk okuyla can verebilmek için diğer bütün ölüm oklarını yok sayan aşk hastası bir zihniyetten bahsediyoruz.
Bu tipler tarla sınırı kavgası ederken kafaya bir çapa yiyip kan kaybından ölmeyi yeterince zarif bulmuyor olmalılar ki hayata dair bütün tarifleri aşk üzerindendir, kaderle bütün pazarlıkları hep aşka dairdir.

Karışık anlattım biraz sanki ama söylemeye çalıştığım şey basit aslında:
Aşk, bir yere dayanmadan durur ayakta.
Yaşamak tahammül gerektirir ve tahammülden murat anlamdır. İnsan, üzerinde debelenip durduğu şu dünyadan birgün anlamlı bir şekilde gidebilmek için hayatının anlamın içinde geçmesini ister-bekler.
Bütün güzel şeyler kaynağını hep aşktan alırken başka bir şeyden referans almadan anlam arz edebilen tek şey de aşktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...