Belirsizlik insanda anksiyete yaratır. Böyledir bu,
sebebini sorgulamak çok da gerekli değil ama bu rahatsızlığın sebebi insanın
belirsizliği varlığına tehdit gibi algılamasıdır herhalde, beka fikrinin
marifeti olsa gerek o rahatsızlık.
Hal böyle olunca bilmek ister insan, bütün kapalı
kutuları açmak ister…kutuların birinden ebesinin örekesi çıkacak olsa bile!
Dexter izliyorum son zamanlar, 4. sezondayım, sağlam
diziymiş!
Duygudan nasipsiz bir seri katil Dexter ama iyi adam
çünkü sadece katilleri öldürüyor, kuralları var. İzleyici seviyor bu sebepten
Dexter’ı, karakterle bütünleşiyor, alamadığımız intikamları bir güzel alıyor
Dexter bizim için kötülerden, içimiz soğuyor.
Bir de ailesi var arkadaşın, ikisi üvey üç çocuk ve
sürekli gereklilik kipli cümleler kuran, kamu spotu gibi sıkıcı bir eş. Dexter
gibi parıltılı bir zekanın bu sıradan-sıkıcı hatuna tahammül göstermesi şahsen
beni acayip rahatsız ediyor ama yapacak bişi yok, kamuflaj lazım Dexter’a.
İşte bu vasıfsız hatun Dexter’ın bir yalanını yakalıyor
ve meseleyi büyütüyor da büyütüyor, evlilik terapistlerine gidiliyor falan.
Halbuki Dexter karısının çok daha büyük bir yalanını yakalamış olduğu halde o
yalanı yakaladığından bahsetmiyor bile karısına, kendine saklıyor. Kadının 3.
kocasıymış Dexter meğer ama 2. olduğunu söylemiş kadın, adamımız küçük bir
araştırmayla işi çözüyor ama susuyor.
Susmasının sebebi kadını önemsemeyişidir. Kadının
yakaladığı yalanı büyütmesinin sebebi de aile dediği o şeyi, Dexter’ı acayip
önemsemesidir.
Yani kapalı kutuları kapalı halde bırakabiliyorsun eğer önemsemezsen…ve
tanışmak zorunda kalmıyorsun ebenin örekesiyle! Belirsizlik varlığa bir tehdit evet ama
belirliye çevirme çabasının kendisi ayrı, belirli olduktan sonra öğrenilenler
ayrı tehdit varlığa. Her bok varlığa tehdit yani!
Aynı dizide vecize gibi de bir replik geçti. Kadın
arkadaş kalmak istiyor ama adamın fena halde hisleri var kadına, yerinde duramıyor (Dexter değil bu adam,
başka biri, polis) ve kadına şöyle diyor:
Hep seninle olmak istiyorum ve bunu sağlamanın yolu
arkadaşlıksa… tamam arkadaş olalım.
Hiç öyle değilmiş görünen ama gayet üst düzey
zarafet-lirizm ihtiva eden bir cümle bu.
Şimdi birinin ötekine karşı böyle üst düzey hisleri
mevcut ise o kişiye karşı toleransı yüksek olur evet... ama tam da aynı
sebepten toleranssızlığı da yüksek olur. O kişinin yanından ayrılmamak için
harcayacağı çaba yüksek olur ama o kişideki küçük bir pot da aşırı önem arz
eder his sahibi kişide.
Belirsizlik-belirlilik denklemini kuran temel unsur ne
kadar önem atfedildiğidir, her şey “önem”le başlar…anlamla da devam eder!
His-önem-anlam, sıralama böyle, denklem böyle kuruluyor.
“Anlama kafayı taktıysan anlamsızlıkla dost olmalısın.”
diye yazmıştım vakt-i zamanında bir melankomik not olarak bu bloga.
Denklemin bu boktan yapısının en yaygın tezahürü aşk
evliliklerinin kısa sürede kabusa dönüşmesi ve/veya nihayete ermesidir. Az
önemli kişilerle kurulmuş az beklentili ilişkilerinse ömrü çok uzun olabiliyor.
Tam burada şartlara ve kişilik rengine göre şekillenen
bir tercih söz konusudur:
Yanındayken sıkıldığın ama zararsız biriyle bir cesedi
sürükler gibi yaşayacağın uzun süreli bir ilişki mi yoksa böyle dolu dolu 10 numara
coşkulu ama kısa sürme tehlikesi arz eden bir ilişki mi?
Ben Dexter’ın yerinde olsaydım 2 günden daha fazla
tahammül göstermezdim o kadına, yemişim kamuflajı…çünkü sıkılmak çok sıkıcı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder