16 Şubat 2017 Perşembe

STEPNE DELİLİĞİNE OTOPSİ

Yedeklenmek, tecrübe ettiğim duygular arasında “en fenası” olmaya fena halde namzet bir duygudur, boktandır!

Yani yedek kalemin, gözlüğün, bataryan olabilir, yedek atın bile olur ama bir insanı yedeklemek nedir? Hele de gönülle alakalı mevzularda!
Hayatın akışına asla paralel olmayan bir tutumdur bu, hayat çarklarının dışında durup da hayatın içinde olmak isteme garanticiliğinin yarattığı sakilliktir, yaşama korkaklığını mikroba dönüştürüp sağa sola hastalık diye bulaştırmaktır, enfeksiyondur, pisliktir. Akıllı olmakla falan da ilgisi yoktur, akıllı insan kendini sıfırla çarpmaz.

Yedekleme eğilimi tek başınayken var hissedememe sanrısının bir tezahürüdür. Bu tarz insanlar tek başlarına bir kafede oturmaktan rahatsız olurlar mesela, tek başlarına sinemaya gitmek onlara saçma gelir, herkes tarafından izlediklerini düşünürler, yüksek onay beklentili bünyelerdir. “Ben” ile “toplum”u sağlıklı şekilde kaynaştıramamış kişilerdir, teşhircilik de en tabi eğilimlerindendir. Yoksa bile varmış gibi göstermek zorundadırlar hep, kuyrukları hep dimdik görünmelidir, gerçek bir ağlamadan nasipsizdirler, gözyaşlarını da gösteremezler.

Yedekleme ihtiyacının kökeninde yoğun bir terk edilme korkusu vardır. Güven duygusu insanda çocukken oluşan bir duygudur ve yedekçi kişilerde bu duygu yeterince gelişmemiştir. Sadece başkalarına değil kendilerine güvenleri de sakattır ve illa-hep birinin istihdam edilmiş gibi yanlarında duruyor olmasının ihtiyacındadırlar, yalnızlığa tahammülsüzdürler. Bunları yan yana koyunca baskın bir öz değersizlik hissine sahip olduklarını da söyleyebiliriz. Bu olumsuz neticenin sorumlusu genelde anne-babadır.
“Seni başka sebebe ihtiyaç duymadan sadece sen olduğun için seviyorum, olduğun gibi kabul ediyorum ve seni asla terk etmem, sadece seni değil anneni/babanı da terk etmem.” Bu mesajı sözlerle değil hissettirerek çocuklarının ruhuna nakşedemeyen anne-babalar topluma yeni hastalar hediye edip duruyor.

Yedeklenmeye maruz kalmak “ya hep ya hiç”çi bünyelerde ekstradan hasara sebep olur. Gönül meseleleri naturaları icabı “ya hep ya hiç”çi olduğu için bu tip insanlar gönül meselelerini doğasına tamamen uygun yaşarlar ve muhatabının bir tüccar gibi hesaplar-pazarlıklar içinde olduğunu, mallarını sigortalamak isteyen tüccar zihniyeti taşıdığını anladıkları anda sadece o kişiden değil dünyadan soğurlar, yaşama istekleri azalır. Kimse fiyatı belli bir mal gibi hissettirilmekten hoşlanmaz.

Yedekçiler...hayatla dolaysız bir öpüşmeye cesaretleri olmadığı için araya naylon perde koyan ilgi tüccarları!..keşke bu kadar kalabalık olmasaydınız.

Bu sıkıcı yazıyı sabah sabah rüyamda gördüğüm için yazmadım, dün akşamki aslında çok farklı konulu bir sohbetin hafızamın ücra köşelerine ateş etmesinin,  aklımı tahrik etmesinin neticesi şu cümleler. Aklımda dolaşıp duruyorlardı, dedim “dolaşacaklarına burada dursunlar.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...