Bir aydır falan şu parçayı düzenli olarak dinliyorum:
Hala dinlediğim için bu parça için söyleyeceklerim olmalıydı
artık ve bu blogda fikselenmeliydi bu
sözler.
The Tudors dizisinin Kardinal Wolsey'in intihar ettiği
sahnesi için bestelenmiş, Trevor Morris hayvanının marifeti!
Parçanın özellikle girişinde The Last Of The Mohican'ın
Promentory'si havası var, aynı kandanmış gibi de gözüküyorlar ama ilgisi yok,
çok katmanlı, zehri kuyruğunda saklı bir parça bu. Dinledikçe başkalaşıyor.
Diziyi bir kaç ay
önce bilmem kaç bölüm sonuna kadar izledim. İyidir hoştur dizi, gerçek tarihtir
falan ama öyle mıy mıy mıy devam eder
gider...Kardinal Wolsey'in intihar sahnesi hariç! İlk izlediğimde neye
uğradığımı şaşırdım, müzik bir yandan Wolsey bir yandan hırpaladı hayli.
Kardinal'i Sam Neill oynuyor, muhteşem oynadığını
söylemeye gerek yok. Kral'dan sonraki ikinci adam Kardinal, başbakan gibi.
Yürütme ondan soruluyor, becerikli bir adam. Kötü biri olmamakla birlikte pek
çok entrikaya da bulaşıyor görev icabı. Lakin ikbali Boleyn kızının duvarına çarpıyor,
kızın muhteris babasının ayak oyunlarıyla gözden düşüyor, hapse atılıyor....ve
hapis günleri şu şekilde son buluyor:
https://www.dizibox.tv/the-tudors-1-sezon-10-bolum-sezon-finali-izle/ 40. dakika 20. saniyeden sonrası.
Cehennem'i hak ettiğine emin oldukları din adamını ait
olduğu yere yollamanın tiyatrosuyla eğlenen ucuz muhterislerin mutlu sahneleri
ile Wolsey'in Hz. İsa ile konuşma sahneleri muazzam harmanlanmış.
Wolsey'in sözleri de tıpkı müzik gibi yoğun ve
katmanlı...pek çok düşünceye kapı açan, üzerine düşünülesi sözler. Konuşursam
çok uzun konuşurum, o yüzden susacağım, herkes kendi mütalaasını kendi yapsın.
Arada kaynamasın diye Kardinal'in Hz. İsa ile konuşmasını aldım
buraya, dursun burada bu:
Eskiden olduğu kadar uzun ve sık konuşmuyoruz.
Diğer işlerle meşgul oluyordum.
Eğer bağışlanmak isteseydim, af dilerdim... ama
yaptıklarım için ve yapmaya çalıştığım şeyler için af söz konusu olamaz.
Buna rağmen günahkar olduğumu düşünmüyorum.
Çünkü günahkarlar bağırarak dua ederler, kefaret isterler
ve Cennet'e benden daha yakın olduklarını düşünürler.
Ne Cennet'in kapısını görebileceğim ne de beni kurtarmak
için söyleyeceğin tatlı sözleri duyacağım.
Ahireti gördüm, yemin ederim. .. ama sadece rüyamda.
Sabah olduğunda kaybolmuştu.
Ne için yaratıldığımı biliyorum. Naçizane ruhumu
merhametine bırakıyorum.
Çok iyi biliyorum ki bana kucak açmanı hak etmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder