27 Ekim 2015 Salı

NOSTALJİ, APARTMAN, YAVŞAKLIK, BÜTÜNLÜK FALAN

Uçurtmayı Vurmasınlar filminde hapisteki yaşlı kadın bir yandan yerleri süpürürken bir yandan da cevap verir: şimdiki aşklar laylondan.

Eskiden aşklar ahşap mıymış ki? İbnelik, puştluk hiç mi yokmuş o zamanlar, sokaklarda Mecnun’lar mı dolaşıyormuş?

Negatif bir duygudur özünde nostalji. Gücünü insanın gençliğini hatta çocukluğunu özlemesinden alır. Kötü bir eski anıyı bile gülümseyerek yad eder insan, gençtir çünkü o zamanlar yahut çocuk.

Ve şikayetlenmeye imkan tanıyan bir duygudur, içini öylece orta yere boşaltmak için pek güzel bir vesiledir…ki şikayetlenmek de pek pozitif bir duygu değildir.

Tersi de var. Bir şiirde duraktaki çocuk “güzel anılar gibi hüzünlü, hüzünlü şarkılar gibi güzel” diye tarif edilir. Tersi de aynı aslında, “artık olmayan zamanlar”ın verdiği hüzün gençliği özlemek değildir de nedir?

Yalnız karıştırılmasın.
“Hani ol gül, gülerek geldiği demler şimdi,
Ağlarım hatırıma geldikçe gülüştüklerimiz.”
Diyen adam yanıyor, net! Gençlikle, nostaljiyle ilgisiz bir yangındır bu. Yas var burada, kayıp var.
Not: Bu beyitteki “ağlamak” ve “gülmek”in aynı beyit içinde kullanılış şekli tezat sanatının en muhteşem örneklerindendir bu arada. Demeden geçemedim.

Bütün bunlar böyleyken “o iyi insanlar güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.” diyen Yaşar Kemal’in sözlerinde hak payı yok değil. Özellikle 20. yüzyıl içinde ve hatta özellikle 1945’ten sonraki savaşsız yıllarda gelişen teknolojinin insanların tek başına hayatta kalabilmesine daha fazla imkan tanımasıyla birlikte komün halinde (mahalle-köy) yaşamaya alışmış insanların tek kişilik cumhuriyetlerinin kralları olmasına sebep olmasıyla ilgili bu. Sanayi Devrimi’nin sosyal izdüşümü. Komün halindeki yaşamların töre, adab-ı muaşeret, el alem, dosta düşmana karşı, ayıp gibi gizli yöneticileri vardır. Tek başına ayakta durabildiği için tek başına ayakta duran (burası çok mühim, insanların tek başlarına ayakta öylece dikilmelerinin sebebi tek başlarına dikilebiliyor olmaları…imkan sebebe dönüşmüş nedense!) insanlar yazılı olmayan toplumsal kurallardan daha bir azadedir komün halinde yaşayanlara göre…ve tabulardan, törelerden kurtuldukça giderek bencilleşirler, giderek yalnızlaşırlar…giderek de ilkesizleşirler. Yani Yaşar Kemal’i haklı yapan şey teknolojinin insanları ilkesizleştirmek şeklindeki yan etkisidir. Bu sebepten o eski adamlar gerçekten de yok artık.

Eee, bu kafayla tepedeki yaşlı mahkum kadın da haklı çıkmaz mı? Eskiden öyle değillerdi ama “şimdi aşklar laylondan?” Doğrudur. İlkesizleşme, her yolu mübah görme, bencilleşme arttıkça aşkların kalitesinin düşmesi kaçınılmaz. Fedakarlık ve feragat de kara borsaya düşer.

Bu ilkesizleşme yabancılaşmayı da beraberinde getiriyor. İnsan kendine odaklandıkça empati yeteneği azalıyor,  insanlara yabancılaşıyor…kendine yabancılaşıyor. Hah işte, bu kendine yabancılaşma kısmı mevzunun pırtladığı noktadır. Yabancılaşması doğasına muhalif yaşadığının ifadesidir, doğası nedir ki?

Aslanlar sürüler halinde, çitalar yalnız yaşar. Doğaları öyle, belgeseller öyle diyor. Peki “insan hayvanı” ne şekilde yaşar? Belgeseli çekilseydi fondaki ses ne derdi insan için? “Yalnız yaşar” demezdi, kesin. Peki “milyonlarcası bir arada yaşar?” der miydi?
Şahsi fikrim “20-25 kişilik gruplar halinde yaşar” cümlesinden yanadır. İnsanın özü, orijini budur, 20-25 kişilik topluluklar halinde yaşar ve başka 20-25 kişilik gruplarla da temas halindedir fakat her 20-25 kişilik grubun kendine has özellikleri-kuralları olur.
Oba deniyor buna. 20-25 kişilik grup yani, bunun adı obadır. “İnsan hayvanı 20-25 kişilik obalar halinde yaşar. Her obanın bir lideri olur vs.” Fondaki ses böyle derdi. Tarihin kökünde obalar var. Sonradan zaman (uygarlık) ilerleyip hayat kolaylaştıkça obalar birleşip klanlara, boylara falan dönüşmüş ama çekirdek grup özünde hep obadır. Anne-baba-çocuklar şeklindeki çekirdek aile değildir yani temel sosyal birim, pek çok anne-baba-çocuktan oluşan obalardır.
Oba dediğimiz birbirlerinden haberi olan, beraber tarhana yapıp birbirlerinin doğumlarına koşan mahallelilerdir aslında…şehirde böyle bu. Kırsalda ise köydür oba. Ama apartman asla oba değildir! Apartman bireyciliktir, bencilliktir, yalnızlıktır.

Yani;
Köylerde, mahallelelerde katı ve yararlı kurallarla birbirlerine bağlı olarak yaşayan insanlar hayat kolaylaşıp apartmanlara taşındıkça yalnızlaştılar ve yavşaklaştılar. O eski adamlar, adamlıklar bu sebepten bu gün yok. O eski şiirlerin artık olmayışının sebebi de bu…ve aşkların.
Hal böyle olunca teorisinde negatif bir duygu olan, haklı sebeplere dayanmayan nostalji duygusu…bir duygusal yanılsama olan nostalji duygusu… artık haklı sebeplere dayanıyor. Maalesef.

Reaksiyonun sonunu söylemedim henüz.

Toparlarsak; savaşsız yıllarda teknolojinin insan hayatını kolaylaştırıcı etkiler yapması insanları tek kişilik bencil hayatlarında birey olarak yaşamaya sevk ediyor, bu bireyler tabulara törelere uymak zorunda kalmıyor,  tabular-töreler hayattan çekildikçe empati azalıyor, empati azaldıkça yabancılaşma artıyor…yabancılaşma arttıkça da insanın bütünlüğü hasar alıyor. Bütünlük. En önemli konu bu. Eskisi kadar bütün değiliz. Nehir kenarında beraber türkü söyleye söyleye çamaşır yıkayan kadınlar kadar bütün değil bilmem kaç numaralı dairede oturan çamaşır makinesi sahibi apartman kadını.


Not: Teknolojinin bu şekilde bir sosyal evrime sebep olması tesadüf değil. “Tüketimi kullanarak insanları toplu olarak yönetilebilir halde tutma” şeklinde bir niyet yönetiyor her şeyi. Big Brother? Ya da Mega Machine? Evet. Bu mevzu yazının sonuna eklenecek kadar kısa olmadığı için bahsetmedim hiç ama asıl ondan bahsetmek gerek. Ederim belki sonra.

4 yorum:

  1. Hepsini okumaya gücüm yetmedi ama bir önceki nota baktım, yerinde durduğuna göre bütünlük mevzuunu yine tamamlayamamışsın :p Melankomik notları da uçurmuşsun. Neyse, iyisin iyi.

    YanıtlaSil
  2. sen de okuma işinde btünlüğü sağlayamamışsın :) o kadar mı fenaydı be nagihan ki sonunu getirememişsin, hiç bu kadar demoralize edilmemiştim :p
    bir önceki yazıda bahsettiğim yazıyı yazıcam yaa...bi ara.
    melankomik not da uçmadı, 3 tanesini birleştirdim ilk notun altında, 2 tanesini silindi haliyle.

    YanıtlaSil
  3. valla fenaydı hüseyin, ortalara doğru nerelere kaçsam oldum, kaçtım da netekim

    ya o yazıyı yazma bence, bırak dağınık kalsın:p

    YanıtlaSil
  4. Bak seeen! Çok şükür ki ciddiye almıyorum seni 😊

    YanıtlaSil

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...