26 Kasım 2012 Pazartesi

GICIK OLDUĞUM LAFLAR


KEYİFLİ : Çok keyifli bir mekan, çok keyifli bir kokteyl, çok keyifli bir şarkı…
Şarkı nasıl keyifli ya? Bacak bacak üstüne atıp nargile mi içerken mi görülmüş? “Keyif verici” İle “keyifli” ifadeleri  arasındaki sevimsiz uçurumun farkında mısın a gafil kişi?

ÇOK BAŞARILI : Yemek nasıldı? Çok başarılı!
Yemek neyi başarmış? Harward’dan dereceyle mezun mu olmuş? Olimpiyat rekoru mu kırmış?
Yoktu bu eskiden, son zamanlarda türedi, olur olmaz her şeye “çok başarılı!”
Bu ifadeyi asıl sevimsiz kılansa içine acemice gizlenmiş kibir, böyle kof-kalitesiz bir kibir. Yani adamımız o konuda otoriteymiş de bir şeyleri başarılı-başarısız ilan etme mührü varmış elinde… iltifatı da çok makbulmüş ve o ürünü çok başarılı bulmuş. Her an “başarısız” da ilan edebilir yani.
Maria Callas sence nasıl bir soprano? Çok başarılı!
Hasktir ordan!
Not: “Beğeniyorum”un, “seviyorum”un, “hastasıyım”ın  suyu mu çıktı! Maria Callas’ı da sevmeme-dinlememe özgürlüğün var nitekim.

Bİ ŞEYİNE SAĞLIK: “Eline sağlık, ayağına sağlık” hariç, kalan bütün “sağlık”lar.

ATARLANMAK: Bu da yeni çıkmış. Bu anlama gelen bir çok kelime zaten mevcut iken böyle sevimsiz bir kelimeyi konuşma diline sokmaya çalışmak!!! Kısa ömürlü olur, tez unutulur inşallah.

ÇAĞDAŞ: Oldum olası sevmedim. O kadar kaypak, asli anlamından o kadar uzak şartlı refleks çağrışımlarla algılanan bir kelime ki…Bu kelimenin her kullanımı dayatmadır, bu kelimeyi kullanarak atılan her yumruk belden aşağıdır, faüldür. Demagogların vazgeçilmezidir.
Not:  Lafım aynı çağda yaşanmışlığı kast eden haline değil elbette.

SEVGİLER: Mesajların sonuna fütursuzca ekleniyor. O mesaja cevap verirken ayıp olmasın diye benim eklediğim de oluyor bazen ama…kerhen. Ne bileyim, böyle ucuzluktan alınmış hissi yaratıyor bende. Kampanya zamanı bolca alınmış, olur olmaz her mesajın altına bir tane iliştiriliveriyormuş gibi.
Eskiden “muhabbetle” denirmiş ki aşağı yukarı aynı manalara geldiği halde buna gıcık olmuyorum, bilakis hoşuma gidiyor. Benimki de şartlı refleks mi ki acep?

AŞKIM: “Aşkım gelirken domates almayı unutma!”
Aşk’la domates aynı cümle içinde kullanılmaz, böyle olmamalı :p
 Hem zaten cümlede görüldüğü üzere “domatesle gelmek” “gelmek”in önüne geçiyorsa artık…  o senin aşkın falan değildir, belki de hiç olmamıştır. Gelirken domates almayı unutursa ne olacak peki, fırça mı atacaksın aşkına?
 “Aşkım ben ağda yapıyorum telefona bakar mısın?” İğrençç!

AYDIN: Sorun kelimenin kendisinde değil de kişi başına düşen gerçek aydın sayısının aşırı düşük olduğu bu coğrafyada (maalesef öyle) bu kadar yoğun kullanılıyor olmasında, olmayana ergi hesabı… Kelime, şartlı refleks çağrışımları asli anlamını örtecek şekilde ve bu denli yoğun kullanılıyor olunca gıcık oluyor haliyle insan.
Aydınlatıyor iddiasında olmak da  gerçek bir aydının yapacağı en son şey zaten.  Sevimsizlik kelimenin özünde.

İVME: Bunda da sorun kelimede değil kullanımında. Ne olduğunu tam olarak anlamamış insanlar tarafından yanlış manada kullanılıyor sürekli, “hız”la karıştırılıyor. Hızın değişim hızı demek ivme, mühendis olduğum için nasıl bir şey olduğunu anlayabiliyorum haliyle de… mecazi bir yansımasını cümle içinde kullanma gereği hissetmedim hiç! Daha havalı olmak adına bu kadar kastıracaklarına basitçe “hız” deseler… daha ferah bir yer olur bence dünya.

BENDENİZ:  “Köleniz” demek. “Bende”de doğrudan “köle” demek zaten.
Zamanında karşısındakilere “kölenizim” kabulüyle hitap etmeyi, bu sırnaşık-samimiyetsiz kelimeyi hitap listesine sokmayı akıl eden yalaka kişiye gıcık olmakla kalmayıp bu kelimeyi anlamından habersiz (bilen kullanmaz zaten) kullananlara da gıcık oluyorum.  Komiklikli bir kibarlık elde etmeyi umarak kullanıyorlar…ummasınlar!
“Ben deniz” şeklinde ayrı yazanını bile gördüm, deniz olmaktan kastı neyse artık! Kelimenin ne benle, ne senle ne de denizle ilgisi var…sen de köle falan değilsin zaten, kullanma öyle bilmediğin şeyleri, bu kelimeyi kullanmadan da havalı olabilirsin :p
Not: Bu hesapla “efendim”e de gıcık olmam lazım ama o iyice evrim geçirmiş, asli anlamından uzaklaşmış bir kelime, ona olmuyorum.  Malum, galat-ı meşhur lügat-ı sahihten evladır, öyle olmayaydı “lütfen” de diyemezdik gönül rahatlığıyla.

3 yorum:

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...