“Önemli olan bişey bişeydir, gerisi sadece teferruattır.”
diye tumturaklı bi cümle kurasım var ama…önemli olan neydir?
Anıların hepsi eskir ama sadece bazıları eprir… bazıları
eprimez.
Kanadı göçmen buluta takılmış telli telli şu telli turna;
iki çay söyle ordan :p
Hayat romantik davranmaz adama; tecavüz eder, gider
kahvede “seviştik” diye anlatır, ballandırır bi de.
Şeytan en çok uzlaşmayı seviyor.
Mum çiçeklerini 1 yıldır gözüm gibi büyüttüm, artık
randıman bekler oldum ki…gene o beyaz bela sarmış ikisini de! Bunlar da telef olursa…daha
da mum çiçeği almam, hep hevesimi kursağımda bırakıyorlar!..bir kere bile
kokmadan.
Eskinin bedbahtları hayatın anlamını şişe diplerinde
arardı…Şimdikilerse Facebook’un köşe
diplerinde... Millet kafayı yemiş , alem kötü olmuş:p
Beynime ters elektrik versem terse çalışır mı ki? Varsa
böyle bir imkan tersi neresi? Kaç volt?
Geçen gün bir kuş anım daha oldu.
Sabah evden tam çıkacakken salonun kapısının önünde-yerde bir güvercin! “Ne işin var burada?” dedim, cevap vermedi haliyle. Akşam ya da gece girmiş olmalı çünkü yatmadan bütün camları kapatmışım. Balkonun kapısını açtım, oraya doğru sürdüm…gitmiyor, ters istikametlere yöneliyor:) Öyle çok ürkmüyor da, sakin bir şekilde kaçıyor sadece. Arada da uçuyor salonun içinde ama çok kısa uçuşlar. Fakat kanadının sakat olmadığını, istese uçabileceğini anladım bu kısa uçuşlardan. İncitmeden yakaladım, balkonun duvarına koydum…gitmiyor! Bir zaman bekledim, hala gitmiyor. Ekmek-su koydum yanına, açtır belki... yemedi ama gitmedi de. Daha bekleyemedim çıktım, aşağı indiğimde baktım hala balkon duvarındaydı.
Sabah evden tam çıkacakken salonun kapısının önünde-yerde bir güvercin! “Ne işin var burada?” dedim, cevap vermedi haliyle. Akşam ya da gece girmiş olmalı çünkü yatmadan bütün camları kapatmışım. Balkonun kapısını açtım, oraya doğru sürdüm…gitmiyor, ters istikametlere yöneliyor:) Öyle çok ürkmüyor da, sakin bir şekilde kaçıyor sadece. Arada da uçuyor salonun içinde ama çok kısa uçuşlar. Fakat kanadının sakat olmadığını, istese uçabileceğini anladım bu kısa uçuşlardan. İncitmeden yakaladım, balkonun duvarına koydum…gitmiyor! Bir zaman bekledim, hala gitmiyor. Ekmek-su koydum yanına, açtır belki... yemedi ama gitmedi de. Daha bekleyemedim çıktım, aşağı indiğimde baktım hala balkon duvarındaydı.
Akşam “hala orada mıdır?” merakıyla ve biraz da gizli bir
ümitle eve girer girmez ilk iş balkona baktım…gitmişti :(
Ekmek-suya da dokunmamış...
Ekmek-suya da dokunmamış...
Sanki gitmek istemiyormuş da zorla kovmuşum gibi
hissettim. Giderken de “yemiyorum işte senin ekmeğini de” demiş gibiydi.
Tanımadığım bir kuş üzdü beni. Sohbet etmek istiyordu ama tutup özgürlük lutfettim sanki! Kalsaydım yanında biraz daha keşke...
Tanımadığım bir kuş üzdü beni. Sohbet etmek istiyordu ama tutup özgürlük lutfettim sanki! Kalsaydım yanında biraz daha keşke...
Ben gibi evde kalmış arkadaşlarıma “dur daha huzurevinde
komşuluk etçez senle” diye espri yapıyorum aklımca…Ne kadar da kalabalığız! Huzurevi
yetmez, huzur sitesi lazım!
“Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları,
Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum."
kuşlar ürkektir aslında,önce konuşsaydın,hazır eve girmiş, evcilleştiridin:)
YanıtlaSilkonuştum zaten...ama mesafeliydi biraz:)
YanıtlaSilkonuşamamşın işte, ürkmezdi yoksa
YanıtlaSilevet öyle oldu sanırım...
YanıtlaSilbu arada sen kimsin? çıkartamadım.