15 Ekim 2012 Pazartesi

İÇİMDEKİ ERDENER ABİ


-          Erkeklere güvenmiyorum çünkü onlar hayal kırıklıklarımın baş mimarı oldular hep ve ayrıca……….
-          Bi seviş düzelirsin.

-          Tecimsel kaygılı primitif edinimler var oldukça türk tiyatrosundan bir şey beklenmemeli, bu bağlamda.............
-          Halka çıkmaya çalış.

-          Ben anı yaşamak gerektiğini düşünüyorum.
-          Anına koyiim.

-          Anılar peşimi bırakmıyor üstad, her şarkının yüreğimde ayrı yeri var adeta, her kadehte bir anım gözlerimin önünd….
-          Senin de anına koyiim.

-          Şimdi bunun sevgilisi aslında ötekiydi ama berikinden de çocuğu olduğu için eski sevgilisine dönemiyo. Yalnız ötekinin çocuğunun babası nerdendi  anlamadım tam, gece tekrarını vercekler bi daha seyretçem.
-          Elektriği israf etme.

-          Panpa kasıyo beni o ortamlar amk.
-          Bi sus!

-          Ay sen ne diyosun çocuk top trend! Hem cool hem de çok emoşınıl biri annıyo mısın?
-          Anlamıyorum!

-          Şimdi bu sene sınava bir ay kala falan benim psikolojim bozuldu tabi çalışamadım biraz ondan yani, bu sene de kazanamadım ama seneye kesin……….
-          Tanıdığım bir tornacı var.

-          Tamam, senin fikrindir, ben tabi saygı duyuyorum ama……….
-          Duyma!

-          Koyun bu halk koyun, ayakta uyuyor.
-          Bi sen uyanıksın  anasını satiim:p

-          Çok da umrumda… gör bak köpek gibi arayacak beni o, aha şuraya yazıyorum.
-          Yazma oraya buraya.

-          Benim hayattaki tek reçetem sevgidir sevgili seyirciler, sevgi varken başka ilaca ne hacet, insanlar keşke bunu anlasa, savaşlar olmasa vır vır vır…
-           Bu laflar para içinse sahtekar, değilse malsın.

-          Dostum katılacaksın sen de di mi haklı eylemimize, sesimizi duyurmak için eylemce konuşmalıyız dostum.
-          Eylence anlayışıma terssin.

12 Ekim 2012 Cuma

MELANKOMİK NOTLAR - 18


“Önemli olan bişey bişeydir, gerisi sadece teferruattır.” diye tumturaklı bi cümle kurasım var ama…önemli olan neydir?

Anıların hepsi eskir ama sadece bazıları eprir… bazıları eprimez.

Kanadı göçmen buluta takılmış telli telli şu telli turna; iki çay söyle ordan :p

Hayat romantik davranmaz adama; tecavüz eder, gider kahvede “seviştik” diye anlatır, ballandırır bi de.

Şeytan en çok uzlaşmayı seviyor.

Mum çiçeklerini 1 yıldır gözüm gibi büyüttüm, artık randıman bekler oldum ki…gene o beyaz bela sarmış ikisini de! Bunlar da telef olursa…daha da mum çiçeği almam, hep hevesimi kursağımda bırakıyorlar!..bir kere bile kokmadan.

Eskinin bedbahtları hayatın anlamını şişe diplerinde arardı…Şimdikilerse  Facebook’un köşe diplerinde... Millet kafayı yemiş , alem kötü olmuş:p

Beynime ters elektrik versem terse çalışır mı ki? Varsa böyle bir imkan tersi neresi? Kaç volt?

Geçen gün bir kuş anım daha oldu. 
Sabah evden tam çıkacakken salonun kapısının önünde-yerde bir güvercin! “Ne işin var burada?” dedim, cevap vermedi haliyle. Akşam ya da gece girmiş olmalı çünkü yatmadan bütün camları kapatmışım. Balkonun kapısını açtım, oraya doğru sürdüm…gitmiyor, ters istikametlere yöneliyor:) Öyle çok ürkmüyor da, sakin bir şekilde kaçıyor sadece. Arada da uçuyor salonun içinde ama çok kısa uçuşlar. Fakat kanadının sakat olmadığını, istese uçabileceğini anladım bu kısa uçuşlardan. İncitmeden yakaladım, balkonun duvarına koydum…gitmiyor! Bir zaman bekledim, hala gitmiyor. Ekmek-su koydum yanına, açtır belki... yemedi ama gitmedi de. Daha bekleyemedim çıktım, aşağı indiğimde baktım hala balkon duvarındaydı.
Akşam “hala orada mıdır?” merakıyla ve biraz da gizli bir ümitle eve girer girmez ilk iş balkona baktım…gitmişti :( 
Ekmek-suya da dokunmamış...
Sanki gitmek istemiyormuş da zorla kovmuşum gibi hissettim. Giderken de “yemiyorum işte senin ekmeğini de” demiş gibiydi.
Tanımadığım bir kuş üzdü beni. Sohbet etmek istiyordu ama tutup özgürlük lutfettim sanki! Kalsaydım yanında biraz daha keşke...

Ben gibi evde kalmış arkadaşlarıma “dur daha huzurevinde komşuluk etçez senle” diye espri yapıyorum aklımca…Ne kadar da kalabalığız! Huzurevi yetmez, huzur sitesi lazım!

“Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları,
 Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum."

Öne Çıkan Yayın

ÇOK GÜZELSİN GİTME DUR NOKTASI

Şahsi tarihimizin tekerrür ede ede gözümüze sokmaya çalıştığı toplamda sadece tek bir şey vardır belki de: O aslında öyle değil. Taz...