Tutarlılık sevimsiz sebeplere dayandığında, tutarsızlık da sevimli sebeplere dayanmadığında sevimsiz oluyor. Sevim de izafi iyi mi!
Dün fark ettim ki 1.5 aydır deklanşöre basmamışım hiç! 5 yılın rekoru bu, hiç bu kadar uzak olmamıştım fotoğrafa...2012'de acısı çıkar...umarım!
Sabah az daha ofisi yakıyordum! Elektrik kaçması:p
Elektrik çok kaçmadı şükür de…Kompresör bozuldu! Vida grubu dağılmamıştır umarım! (inşallah)
Eski bir şarkı gibi hissediyorum son günlerde! Ama hangi şarkı bilemedim. (klasik türk musikisi)
Viva La Muerte’ye yeniden başladım. İkinci kez okuyacağım az sayıdaki kitaptan biri olacak. Özetini falan çıkartasım var onun! Ardından da “Empatinin Yitimi’ni yeniden okumayı planlıyorum…Yaşlanıyor muyum ne!
Ama Empatinin Yitimi hakikaten özeti çıkartılası! Okurken bi duvardan ötekine savurdu durdu beni! Neler demiyor ki…Her şeyi diyor.
Profesör : savı olan kişi.
Doktor : iyileştirici.
Profesör doktor : uzmanlık alanını iyileştirici savları olan kişi!
Bu kelimelerin kök anlamları bu şekilde.
Yani bu ünvanların öğrenci eğitmekle bir ilgisi yok, ona hocalık deniyor.
Yani bir şey (fikir, nesne vs.) icat etmeden, sav (teori, kuram vs.) üretmeden olunan profesör doktorluk kağıt üzerinde bir ünvandan başka bir şey değil…
Türkiye’deki profesörlerin kaçı gerçek anlamda profesör doktor acaba? % 1? Yok canım, nerde, yoktur o kadar! Bilimi camda görse taş atar cinsinden ne kadar çok “bilim adamı!”mız var!
Ustası geldi bakıyo şimdi, edindiğim intiba vida grubunun dağılmadığı şeklinde. Eğer öyleyse çok şükür.
Yüksek markalı yüksek doktorlar inanılmaz paralar kazanıyor. Kendileri inanıyordur ona şüphem yok da…gecenin geç vakitlerine kadar da hastanedeler. Ne aralık yiyorlar o kadar parayı yahu! Yiyemiyorlar tabi...Evet paragözler belki ama yaptıklar işi para için yapmıyorlar. Karşılarında çok küçük hissediyorsunuz.
Şikayet ederken ölüp gidecez bi gün, bir çoğumuzun son sözleri şikayet içerecek. Bkz. müşteki ölenler.
Ne olur hayatın soruları bildiğim tek dilde (Türkçe) gelse de açık seçik anladığım soruya açık ve anlaşılır bir yanıt versem. Isı transferi sınavına kril alfabesiyle girmeye zorlanıyor gibiyim.
Bazen…çok fena oluyor di mi? evet.
Gururla kibir farklı şeylermiş gibi düşünülür ama aslında bir farkları yok ve her ikisinin kaynağı da özgüvensizlik, onay beklentisi , öz değersizlik hissi. (Sanki bunu daha önce yazmıştım, bilemedim şimdi bak!)
Ve bunların özsaygı ile ilgisi yok, “alçaldıkça yükselirsiniz.” dedikleri tam da böyle bir şey. Gözünü sevdiğimin Japonlar’ı ne süper çözmüştür bunu.
Yarışma seviş :p