Dünyanın bütün güzel kitaplarını okuma imkanımın
olmadığını fark ettiğimde okuma şevkim ciddi hasar almıştı. Bununla birlikte sırf
bitsin diye okuduğum pek çok güzel olmayan kitap da var.
"Köprü başında yağlı ekmeklerini camekana sıralayan
ihtiyar satıcı memnun"
Seni nasıl da çok sevdiğini abarta ballandıra anlatan
sevgilinin bir eksiğine iyi geliyorsundur. Olan şey budur, eksiğe iyi gelmek, eksiği
tamamlamak değil. Bu iyi gelme ortadan kalkınca da sorunlar baş gösterir. Bazen
geç olur, yavrular filan olmuştur. Çocuk boşanmayı ertelemeye güçlü bir sebep
tabi ama boşanmış çocuklu çift sayısı da az değil. Sonra yeniden evleniyorlar.
"Memurun, serserisinin aşkları hayalleri kendilerine
mahsus"
Dünyanın en güzel kitabını okuyorsan bırakmazsın da
okuduğun ya dünyanın en güzel ikinci kitabıysa? "Neyi nerde bırakmak
gerekir"in kesin bir cevabı mı var ki veresin? En güzel ikinci kitabı
yarıda bırakmanı anladık da güzellik sıralamasında ilk bir milyona giremeyen o
kitabı neden okudun sonuna kadar? Dediğim gibi, bir cevap olsaydı verilirdi.
"Sualler tanzim edilir yaşamaya dair, sorulmaz"
Doğru soruyu bulmak bir ömür, yanlış cevap vermek bir
dakika.
"Evet, tam da burası, burada durmalıyım şimdi, hep
burada" hissini yaşamış olman yanılmamışlığına garanti değil... ki
dünyanın bütün "burası"larını gören yok. Bir odayı dünya sanmakla
geçiyor ömür, bir kayayı dağ.
Zaman, ne kadar da çok israf edilen bir şey değil mi?
Öyle.
İnsana bildiği her şeyi örtebilecek büyüklükte bir tatmin
gerek ama belediye otobüsünde ayakta gider gibi gidiyoruz... gittiğimiz yere.
Müsterih olunuz.