Şöyle bir olay olmuş 10 gün kadar önce:
Görünürdeki durum farklı olsa da olan şey aslında bir
maruz kalma… Okan Bayülgen “kısa yoldan kendini
gerçekleştirme” derdindeki bir
kızcağızın bu uğurda kişilik yaması edinme çabasına maruz kalıyor, kız Okan Bayülgen'i kullanmaya çalışıyor ve O da bu kullanılmaya isyan ediyor. İsyanın formatı
da ayrıca dikkate değer.
Kişilik yaması: Kişiliğinin yeterince yapılanmadığını
düşünen insanların aslında bir kişilik parçası olamayacak türden şeyleri kişiliklerine
monte etmeleri…
-
Iyy, işkembe mi! nasıl içiyosunuz onu yaa!
-
Iyy, Kurtlar Vadisi, hayatta seyretmem, ne
öyle şiddet felan.
Hiç seyretmediği bir dizinin nasıl da kötü olduğunu dile
getirmek için fırsat kollayan insanın durumu çaresiz bir zavallılık arz eder.
American Beauty filmindeki sarışın kız (Kevin Spacey’nin
kızının kankası) iki ya da üç kez “hayattaki en tahammül edilmez şey
sıradanlıktır.” der filmde. İletişim çağında bireyselleşme saikiyle kurdukları tek
kişilik cumhuriyetlerinde tebaasız ve yalnız kalmış insan evlatlarının kurtuluş
planıdır bu cümle. İnsan olmakla ilgili mesafe kat etmiş bir insanda yoğun bir
acıma duygusu meydana getirmesi olağandır böyle bir dışavurumun… Fakat o
acıdığınız metabolizmanın sizi hakir gördüğünü (nasihat vermek ve yardım etmeye
çalışmak şeklinde yaparlar bu hakir görme işini) fark ederseniz de şaşırmayın.
Yeterince şekillenmemiş, yeteri kadar ayırt edici
özelliği olmayan, diğerlerinden farkı iyice belli olmayan kişiliğe işkembeden
tiksinme, sigara düşmanı olma, sıkı çevreci olma, Akp düşmanı olma, Chp düşmanı
olma, koyu Fener’li-Cimbom’lu olma, fanatik hayvan sever olma gibi özellikler
kazandırılarak kişiliğin yeterli donanıma sahip bir kişilik haline dönüştürülme
çabasıdır bu çaba… ve bunların hiç birisi bir kişilik komponenti olabilecek
türden şeyle değildir, bunlardan olsa olsa yama olur…Yama varsa delik de vardır
ya da var olduğu düşünülüyordur.
Yama kullanan kişilerin kendilerini ifade edişi alay etmek
şeklinde olur çok zaman. Yardım etmeyi de çok severler. Toplumsal farkındalık
yaratmaya falan bayılırlar, insanlığa hizmet etmek vazgeçilmez
mastürbasyonlarıdır. Twitter ve Facebook’un kullanım şekli bu dediğimin pek
güzel bir ispatıdır. Yalnız “her alay eden yama kullanıyor” diyemeyiz elbette.
Bir şeyin yama olarak kullanılabilme şartı, kullanacak
kişinin o şeyin bir yama olduğunu inkar edebiliyor oluşudur. Yani kişi yama
olduğunu inkar edemediği şeyi yama olarak kullanamaz. Bu yüzden samimiyet ve
gerçeklik beklentisi yüksek kişilerin kullanabileceği çok az yama vardır. Farkındalığınız
arttıkça, benliğinizle sohbetiniz geliştikçe kullanabileceğiniz yama sayısı
düşer.
Okan Bayülgen video’nun bir yerinde kızın “ben ne işe yarasam
ki?” diye düşünüp “dur gidip şunun sigarasına karışayım” çözümünü bularak
kendisine saldırdığını söylüyor ki bence de aynen öyledir. Ben bu durumu “uzay
boşluğunda beyhude yere hacim kaplamadığını ispat çabası” olarak tarif
ediyorum, aynı şey. Maslow’un ihtiyaçlar piramidinin en tepesinde bulunan “kişinin
kendini gerçekleştirmesi” ihtiyacı budur işte. Piramidin tepesidir, yani en
ileri düzey ihtiyaçtır, son noktadır, bu ihtiyacı karşılamış çok çok az insan
vardır ama bu ihtiyacı kestirme yoldan kolayca karşılama çabasına girmiş
yığınla insan var…Her bir araba egzozunun bir dünya sigaradan çok daha fazla
zehir ürettiği bir çevrede ve binlerce arabanın ortasında bir tek sigaranın
peşine böyle hararetle düşmenin saçmalığı başka türlü açıklanamaz, birisi
kendisini en kısa yoldan gerçekleştirme gayretine girmiştir ve yardım etme iddiasıyla birilerini bu
tatmine ulaşmak adına kullanıyordur. Okan Bayülgen’in deliye dönmesinin sebebi
de bu kullanılma hali zaten.
Çocuklara başkalarına benzemek zorunda olmadığı gibi
başkalarına benzemenin kötü bir şey olmadığını da anlatmak lazım…hem de ilk
okulda, hem de ilk okuldan da önce, hem de lisede, orta okulda her yerde…
Ama kim yapacak bunu? Kendisini uzay boşluğunda doğru
şekilde konumlandırmaktan uzak kompleksli öğretmenler mi?.. (Kastım tabi ki
hepsine değil, kıymetli öğretmenleri tenzih ederim, Allah o küçük azınlıktan
razı olsun, gerçekten çok değerliler.)
Karşılıklı deliklerden mütevellit yoğun cereyan altında
kalmış ve yamaya yamaya sevimsiz bir bohçaya dönüştürdükleri kişiliklerini her
yerde herkesin burnuna dayayan-dayatan sevimsiz kitlenin yardımlarından ruh
sağlığı yerinde olan her kulu korusun Allah. Amin.
Ve Okan Bayülgen... İlk programı (ve bence tek “çok güzel”
programı) “Gece kuşu”ndan bu yana öyleymiş gibi yapmalara, samimiyetsizliklere tahammülsüz bir profil bir sergileyerek bunca
yıl sistemin içinde kalabilmiş olması ilginç gelir bana hep. Tamam, protest,
agresif ve samimi tavırlarını tarz haline dönüştürüp bundan ratingsel olarak
nemalanması akla uzak bir açıklama değil ama yine de şaşırırım bunca yıl ana
kuralı riyakarlık olan sistemle iyi geçinebilmiş olmasına. Gerçekten gerçek
olup olmadığını layıkıyla irdeleyebilecek kadar da tanımıyorum elbette, şu
paragraf bu yetersizliğimden dolayı tamamen yanlış da olabilir ama şaşırıyorum
işte hala içimde bir yerlerde bu duruma, içindeki “tutunamayan ruh” her nasılsa
yönetimi topyekun ele geçirmiyor.
Fakat bu videoda yılgınlık, bıkmışlık gördüm kendisinde. “Senin
gibi insanların yaşadığı bir dünyada yaşamaktan nefret ediyorum” derken
sergilediği çaresizlik…hüzün verici.
Uzaklaşmak isteyen, depresif birini görüyorum bu videoda…Sistemle
arası sandığım kadar iyi olmayabilir…