In Treatment dizisinden görüntü, beyaz adam psikolog, zenci de danışan. Hikayeyse süper!
Herkese, her duruma uygun tek ve net bir formül yoktur, nasihatler genelde “nasıl”a dair veri içermediği için değersizdir, kişisel gelişim zırvaları zırvadır, günde 2 litre su içersen de süper insan filan olmazsın. (Ben günde ortalama 7-8 litre civarında içiyorum, bi bok olmuyor. Bi bok olsun diye içmiyorum zaten, canımın istediği günlük miktar o kadar)
Ve bu durumda ölen ayı olmaz.
Tüm bunlar böyle iken asıl anlatmak istediğim değildir, bende hareket etme isteği uyandıran cümle şudur:
Ne zaman ağırlığım bir tarafa çekse öteki tarafa eğildim.
Vücudunun bir kütle değeri vardır ve bu sebepten bir ağırlığın vardır. (Çünkü yerçekimi) Ağırlığın dostundur, rüzgarlarda savrulmana engeldir… ama 10. kattan düşerken düşmana dönüşür, ölmene sebep olan şey ağırlığındır.
https://efervesanbalik.blogspot.com/2015/09/ya-icindesindir-cemberin-ya-da.html
Yazının sonundaki videoda adam diyor ki:
Hayatta bir şeyi doğru yaparsan bu sana bir ağırlık
kazandırır. O zaman bu dünyaya kök saldığını hissedersin. Bazen durup dururken
kötü bir rüzgar esmeye başlar. Bu kanser olabilir, içki olabilir, sana ait
olmayan bir kadın olabilir. (Ya da sana uygun olmayan bir kadın) Ve seni yere
bağlayan bu ağırlığa rağmen hafif bir yaprakmışsın gibi seni yerinden kaldırır,
istediği yere götürür. Kontrol sadece o zamana kadar elimizdedir, sonra çaresiziz.
Hayatta bir şeyi doğru yapmak bize ağırlık kazandırarak meşum
rüzgarların önünde sürüklenmemize engel olabilir ya da… hayatta bir şeyi çok
yanlış yapmak ağırlığımız tarafından öldürülmemize sebep olabilir.
Ağırlığımızı dostken düşman, koruyucuyken katile dönüştüren
ortak faktör yerçekimidir ki o vardır ve her yerdedir. (Uzay boşluğunda
yaşayamıyor olma sorunsalı)
Uçuruma gerilmiş ipte yürürken insanı bir tarafa doğru
çeken ağırlığa arzu denir. Gönle hoş gelen her türden şeyde insanı öldürme
potansiyeli vardır. Belirleyici olan o gönle hoş gelene doğru ne kadar eğildinizdir,
fazla meylederseniz ölürsünüz. Uyuşturucu, alkol, kumar, yanlış insana kapılma,
intikam isteği, lükse düşkünlük, paraya düşkünlük, sekse düşkünlük vs. Bir
duyguyu bir isteği içinizde çok fazla büyütürseniz ölümünüz ondan olur.
Yapılması gereken basittir: ters tarafa eğilmek, yani kısmen de olsa vazgeçmek,
başka şeylere yönelmek.
Bir şeyi çok istiyorsan ondan uzaklaş yoksa göreceğin
uçurumun dibidir.
Yoğun istek, gönle hoş gelme filan dedim de… o şeyin bir
adı var; bağımlılık.
Tüm söylediklerimin özeti: bağımlılık öldürür.
Gözler araçlarında.
Bağımlıysan algıların olabilecek en kötü kılavuzdur.
Kontrolün sende olmasındansa cansız göstergelere geçmesinde hayır vardır. Aşkın
gözü kör etmesi bu işte, bir kör gözlerine güvenerek hareket ederse sonu hüsran
olur.
(Leyli, hem Leyla hem de karanlık manasına geliyor, çift
anlamlı beyit, tevriye var)
Yoksa…
“2 mach hızında burun aşağı uçuyorsundur, sen kendini yeni
havalanıyor sanırsın.”
Ne muhteşem şu cümle, belagat harikası!
Hiçbir canlı üzerine benzin döküp kibriti çakmaz.
İnsan canlısı da yapmaz bunu, üzerine benzin dökmez, kazara
dökülse bile kibritten uzak durur.
Ama bazen işte insan canlısı… çoook farklı şeyler umarak
üzerine benzini boca eder, şiirsel bir gafletle de çakar kibriti.
Şiirine tükürdüğümün insan canlısı bu şekilde dil-i
mecruhtan da kurtulmuş olur, o da ayrı…
Çıkarmak itseler tenden çekip peykanın ol servin,
Çıkan olsun dil-i mecruh, peykan olmasın ya Rab.
Ramazan eki:
Ey iman edenler! Mallarınız da çocuklarınız da sizi Allah’ı
anmaktan alıkoymasın.
Münafikun suresi, 9. ayet