Blogu boşlamışım yine birkaç aydır. Haklı sebeplerim var
napiim? Olur öyle arada, olmalı.
Eylül ayı içinde İstanbul’da uyuduğum bir hafta sonu gecesi
henüz yok, 30 Eylül’de olacak ilk, eğer olursa tabi! Sırasıyla Şarköy, Bursa,
Dubai’de uyundu, önümüzdeki hafta sonu da Ankara planı var. Bu kadar seyahat
bana çok fazla, “özel zevklerim arasında seyahat etmek” yok ki, bu ne
seyyarlıktır!
Suzi, 5 gün üst üste eve uğramadıktan sonra ben eve
girince bildiğin çıldırdı, kapıyı açar açmaz panik halinde miyavlamaya başladı,
kendinden geçti, özlemiş mi ne? :) O kadar ki videoya çekmediğime pişman oldum,
öyle ilginçti halleri.
Derdini anlatacak kadar İngilizce bilenlere
öykünüyorum, benim derdimi anlatacak
kadar Türkçe’m bile yok!
Neredeyse bir yıl önce (baktım şimdi, 360 gün olmuş)
yazdığım yazıya geçen gün yorum geldi. Ne güzel bir sürprizdi o…
Sürpriz, mütevazı, şoför, inkılap, egzoz, şalter …ne zor
kelimeler di mi? Çok var bunlardan ama daha “herkes”i bile çözememişken bunlara
sıra gelmiyor.
Her şeyi yerinde yemek lazım, Çin yemeği hariç, net!
Bu Shameless’ta zerre shame yok hakikaten, ama güzel. Pis
şeyleri seviyorsam demek :)
O diil de şu Black Mirror başlasa artık, o en süper!
Son zamanlarda elime aldığım kitaplar ya kötü ya vasat,
kötüleri okumadan kenara atıyorum, vasatları bitiriyorum, böyle aptal bir
mesai, daimi bir hayal kırıklığı hali. Ya beklentilerim olmaz yerlere yükseldi
müşkülpesent oldum, ya seçmeyi beceremiyorum ya da Evren okumamı istemiyor…bilemedim.
Çok sıcak bu gün! Kompresör çalışmak istemiyor,
hararetten dolayı durduruyor sürekli kendini. Sanki biz çok isteyerek
çalışıyoruz ha, sen de sık biraz dişini kompresör efendi!