"Suzi" isimli kedi mi
değil mi belirsiz yaratığın geçen akşam bana ettiğidir:
Elimde poşetlerle girdim eve.
Girer girmez de poşetleri kenara bırakıp üstümü değiştirmek için odaya gittim.
Ben daha bırakırken evin çavuşu (Suzi) "hımm neymiş ki bunlar?"
şeklinde kokluyordu poşetleri. Üstümü değişip hemen geldim poşetleri boşaltmak
için fakat...poşetlerden biri yok! İçinde tost ekmeği ve sigaralar olanı kayıp.
Arabadan aldığıma gayet emindim ama üstümü tekrar giyip otoparka indim... fakat
bagaja bakamadım çünkü arabanın anahtarını unutmuştum! Tekrar yukarı çık,
arabanın anahtarını al, otoparka in...bagajda da yok! Yok yani, yolda mı
düşürdüm, oraya buraya bak, yok! Biri aldı herhalde ki bizim sitede pek olacak
bir iş değil bu. Yarım saatlik bu aptal mesainin ardından çaresiz vazgeçtim,
yapacak bir şey yok, gitti sigaralar. (10 tane, 100 lira)
Çook sonra sahur yaparken
balkonun zemininde bir paket sigara gözüme çarptı. Ne yani, nasıl? Balkona
girdim ki her yer sigara! Ben üstümü değiştirene kadar geçen 2 dakikada Suzi
hayvanı poşeti olduğu gibi balkona kaçır, içindekileri yerlere saç. Allah'tan
tost ekmekleri jelatinin içindeydi. Poşetin içindekiler olduğu gibi balkona
saçılmıştı ama poşet yoktu. Sonradan poşeti de balkona en uzak odada buldum,
oynarken yırtılmış bir şekilde. Ne desem sana a hayvan! Ama iyi ki varsın.
Seviyom kız seni!
Sahur dedim de...geçen ablamda
sahur yaptık. Enişte saat 02:30'da yeme içmeyle ilişiğini kesiyor.
Diyanet zaten 1 saat temkin koymuş, bu diyanetin de üstüne 1 saat koyuyor. Yav
arkadaş anladık müslümansın da az bi sakin yaa. Öteki tarafta çan eğrisi olursa
senin yüzünden cehenneme düşecem. Tövbee!
Bayramda Şirince programı var ve
fotoğraf makinesini götürsem mi diye düşünürken buldum kendimi. Son 10 yıllık
tarihimde bir ilk bu. Ben şehir dışına gideceğim ve makine yanımda olmayacak,
olacak iş değil! Değildi yani, böyle şeyler düşündüğüme göre fotoğraftan iyiden
iyiye kopmuşum demek ki...
Çok
tuhaf bir düşünce içindeyim son günler.
Çok
nadir yalan söylerim ama söyledim mi de süper söylerim, yaşarım resmen. Zaten
doğrucu davut olduğum için de hiç şüphe etmezler sözümden. Bir yalandan
fazlasıydı bu seferki ama... Bir kaç ay öncesi, gerçekte var olmayan hayali
biriyle alakalı hayali faaliyetlerimden bahsettim birine. Usturuplu detaylar
verdim falan. Amacım netlikti. Başarılı bir operasyon sonucu arzu ettiğim netliği
sağladım, istediğimi aldım yani bir şekilde.
"An
itibariyle hiç bir önem arz etmeyen ve o yalanı söylemeseydim de zaten önem arz
etmeyecek bir netliğe kendiliğinden kavuşacak bu durum için... yalan
söylediğime pişman olmalı mıyım?" diye düşünüyorum son bir kaç gündür.
Kimseye zararı olmayan ve benim için yararlı bir yalandı, netliği hızlandırdı
sadece ama...yalandı işte, kendime yakıştırdığım değildi.
Raskolnikov'unkine
benzer bir ikilem bu. Yük etmemek gerek bünyeye böyle şeyleri.
Pek çok şey söyleyip aslında hiç bir şey söylemeyen bir insan türü
var. “Prospektüs” diyorum ben bu türe. Söyledikleri her şey doğrudur bunların
ama hiçbir işe yaramaz. Mesela “Çok hızlı gitmemek lazım kaza maza olur
maazallah, ekmek yememek lazım kilo yapar, hamileler röntgene girmemeli” gibi
şeyler söylerler. Kesinlikle haklıdırlar. Ama sıfır fayda.
Ön yargılarım:
- Bir filmde uzun duruşma
sahneleri varsa o film güzeldir.
- Bir şarkının solosu piyano ile
birlikte yürüyorsa o şarkı güzeldir.
- Bir türkü Mahzuni'ninse güzeldir
ama kötü söyleniyordur.
- Net bir sebebi olmasa bile
birisi bende bir türlü giderilemeyen bir şüphe uyandırıyorsa o kişi muhakkak
mühim bir şeyleri gizliyordur. (Bende hisler beş tane, altıncısı yok, hem de
hiç yok!..ama kesin gizliyordur.)
- O gün spontane bir şekilde dış
görünüşümün önem arz edeceği bir durum hasıl olacaksa o sabah kesin özensizce
çıkmışımdır evden.
Özlemişim kendimi.
Şimdiye dek izlediğim en muhteşem
yabancı dizi: The Wire.
Hayatın sultanları: çay, sigara,
seks, ramazan.
Ve bu gece son sahur...kan
verdiğim gecenin ertesi günü hariç full tuttum, keşke o gün de tutsaydım. Şu
ramazan bitti diye üzülenler üzüntülerinde samimi mi ki acaba? Bende sabahları
filtre kahveyle sigara içebilecek olmanın sevinci var sanki. Neyse, çarpılmadan
bitireyim en iyisi yazıyı.
Çok ramazan ve çok sigara bir yazı oldu. Normaal.